Ankara'nın 'uykusuzlar cemaati' kimlerden oluşuyor?

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, bakanların atanması öncesinde Ankara bürokrasisinde ve basındaki beklentileri kaleme aldı.

Yeni sistemden dolayı binlerce kişinin “Ben de bakan olabilirim” diye uykularının kaçtığını, bürokrasinin de uykusuzlar cemaatine katıldığını ifade eden Öztürk, kendisini potansiyel aday gören müsteşarların yürüyüşünün değiştiğini kaydetti.

Kritik kurumların başındaki bürokratların ve hatta valilerin bile bu beklentiye girdiğini kaydeden Öztürk, belediye başkanları ve vekilleri ise “Cumhurbaşkanının seçilmişi istifa ettirmeyeceği” konusunda uyardı.

Yurt dışında kariyer yapanların da aynı heyecanlı bekleyişe girdiğini, takım elbise giymeye başlayan ekran yorumcularının ve Reise övgüler dizen köşe yazarlarının hükümet sözcülüğüne heveslendiğini kaydeden Yeni Şafak yazarı, beklentisine kavuşamayanların arıza çıkartacağını da not düştü.

İşte o yazı:

“Eskiden sadece milletvekilleri bakan olma heyecanıyla dolup taşardı. Şimdi maşallah binlerce insan, “ben de bakan olabilirim” hayalleri görmeye, uykuları kaçmaya başladı. Yani bakanlar dışarıdan atanacağına göre, şartları uyan herkesin şansı var tabii ki.

BÜROKRASİ ÇOK UYKUSUZ

Teknokrat bakanlar kurulu olacağı söylentilerinden sonra bürokrasi de katıldı uykusuzlar cemaatine. Her bakanlığın müsteşarı potansiyel bakan adayı. Hem kendi yürüyüşü değişti, hem de ona doğru yürüyenler. Ne olur ne olmaz, bakan atanırsa açığa düşmeyelim diye, herkeste bir saygı, hürmet sormayın gitsin.

Kritik kurumların genel müdürleri, başkanları, yöneticileri başladı kıpır kıpır kıpırdamaya. Yönettikleri kurumun faaliyetleri ülkenin en önemli faaliyeti oluverdi birden. Şimdi Tapu Kadastro işleri olmasa, bu ülkede kimse ev alamaz, oturamaz, doğru mu? Evet. İşte ülkenin en önemli kurumu odur! Hele bir de AFAD, Kızılay gibi kurumlardaysanız, sizden önemli kimse yoktur. İşte bu kadar önemli kurumları yönetenler, bakan olmayı hak etmiyor mu? Kesinlikle evet!

Valiler de bu ayarda. Hani zaten vali olmak büyük bir hayaldi, gerçek oldu. Şimdi potansiyel bakan olma hayali başladı bir de. Neden olmasın? Devlet yönetme tecrübesine sahipler, birikim desen onlarda. Hükümetle uyum içinde çalışıyorlar. Daha iyisini mi bulacaklar? Hayır. Valilerin uykusuz geceleri bu nedenle arttı.

BELEDİYE BAŞKANLARI VE MİLLETVEKİLLERİNİN ŞANSI VAR MI?

Ha benden söylemesi, belediye başkanları bu hayale kapılmasınlar. Seçilmiş birini istifa ettirip bakan yapmaz Cumhurbaşkanı. Hem önümüz yerel seçim. O yüzden boş yere heyecan yapmasınlar.

Milletvekillerini biliyorum, onların da içi fokur fokur kaynıyordur. Her ne kadar AK Parti azınlığa düşmüş olsa da, vekillerden bakan seçilmesi halinde çoğunluk farkı artacak dense de Reis'in işi belli mi olur?

Şimdi şöyle bir baktığınızda, önceki dönemlerde bakanlık yapmış 50 kişi potansiyel bakan adayı zaten. Buna genel başkan yardımcılarını, grup başkanları, komisyon başkanları, idari amir, kâtip üye, dostluk grubu başkanları ve Reis'in uçağına binmiş diğer milletvekillerini de eklerseniz, sayı 295'e çıkıyor. Bu da AK Parti vekil tam sayısı demek. Bu durumda hepsi uykusuz geceler geçiriyor. Ama haklı değiller mi? Seçilmiş, sahada çalışmış, halkı iyi tanıyan, yüksek yeteneklere sahip milletvekili, bakan olma hayali görmesin de kim görsün?

YURT DIŞINDA DA HEYECAN ARTTI

Şimdi bunlara ek olarak bir grup daha uzaktan heyecan yapmaya başladı. Daron Acemoğlu adı bakanlığa geçtiğinden beri, yurt dışında yaşayan Türkler de bakanlık için şöyle bir kıpırdadı.

Aslını sorarsanız, bakan olması gereken asıl ekip yurt dışında. Bir kere hepsinin yabancı dili var. Yurt dışı tecrübesi, birçok ülke görmüş, birçok millet görmüş, hepsinin tecrübesi artmış. Tamam bazıları Bosh fabrikasında usta başı olabilir, lakin onun sanayi bakanı olduğunu düşünsenize? Alman teknolojisini ülkeye getirir mi, getirmez mi? Bence olur bu iş. Reis sever böyle şeyleri!

Bakanlık kulislerinde beni şaşırtan şeylerden biri spor camiasındaki kıpırdanma oldu. Ee Gençlik ve Spor Bakanlığı boş. Yani mevcut bakan vekil yapıldığına göre, oraya biri atanacak. Kenan Sofuoğlu, Alpay gibi sporcular vekil oldu. Onlar da bakan olamaz. Peki, bu durumda bir futbolcu (ki Reis bir futbol fanatiği neredeyse), bir halterci, basketçi (ki Reis de uzun boylu), maratoncu (ki Reis her zaman ‘biz uzun yol koşucuyuz' der), güreşçi (pehlivanlık ata yadigarı)… arasından neden bir bakan atanmasın? Eğer atanmazsa ayıp olur aslında! Sporun sorunlarını onlardan daha iyi kim çözebilir?

MEDYA DÜNYASINDAN SÖZCÜ TRANSFERİ GÜNDEMDE

Ha bu arada bizim meslekte, yani medyada da var bir şeyler. Ekranda yorum yapanlara bakıyorum daha çok takım elbise falan giymeye başladılar. Yorum yaparken böyle devlet adamı gibi edalar, duruşlar, el hareketleri. Sürekli “biz Reis'le bir gün Berlin'e giderken uçakta dedim ki” hatıratı anlatmalar... Belli ki devlet işlerinde aktif yani bu gazeteci arkadaşlar. İnanın yakıştırdım bazılarına. Neden hükümet sözcüsü olmasınlar ki?

Bazı köşe yazılarına bir bakın. Yarısı Cumhurbaşkanımıza methiye cümleleriyle dolu olsa da (ki söz oraya geldiği için öyle yazıldı), diğer yarısındaki analizler, öneriler, gelecek perspektifi inanın mevcut bakanlara taş çıkartır. Hadi bakanlık olmadı, Cumhurbaşkanlığı sözcülüğü de boşalacakmış orası olur. İletişim Başkanlığı kurulacakmış orası olur… yani buranın şansı daha yüksek gibime geldi.

Anlayacağınız dostlar ortam, yaz sıcağı yetmezmiş gibi, bir de bakanlık ihtimalleri yüzünden daha da ısındı. Kulisler fıkır fıkır, fokur fokur kaynıyor. Bence güzel heyecanlar.

Fakat Reis'in işi zor. Bunlardan bakan olamayanlar arıza çıkartır sonradan.

Sanırım isim yazmamı beklediniz. Yer bitti, yoksa isim listem vardı! Bir dahaki yazıya inşallah.

Bir dakika… Neden ben de heyecanlanmıyorum ki? Bir bakın hele, benden daha iyi bakan adayı var mı, söyleyin dostlar!”

Bakmadan Geçme