UZAKLARDA ARAMA ÇÜNKÜ SEN İÇİMDESİN
Bu haftaki köşeyi yazmadan önce düşündüm, resim önümde ama nasıl anlatmalı, ilk aklıma gelen
“ günümüz zübükleri”
Sonra Aziz ustaya saygısızlık olur diye vazgeçtim.
“bit yavruları” diye yazayım dedim, parazit olarak yaşamını idame ettiren canlılar geldi aklıma, onlara da ayıp…
Düşün
Düşün
Ne olacak senin işin derken
Başladık…
Rastgele
Türkiye siyasetinin koca gerçeğini tek kelimeyle özetleyelim: Rant.
Halkın alın teriyle biriken değerler, vergi diye ödediği paralar, doğasıyla toprağıyla yarattığı zenginlikler… Hepsi bir avuç siyasetçinin cebine, eşe-dosta açılmış ihalelere, yandaş şirketlerin kasasına akıyor.
Ve bu düzenin başrolünde de koca koca partilerden kopup gelen, koltuk uğruna her türlü tavizi vermeye hazır omurgasız siyasetçiler var. Dün bir partinin bayrağı altında halka nutuk atan, bugün başka bir partinin rozetiyle “ilkeli siyaset” dersi veriyor. Yarın çıkarına göre yine yer değiştiriyor. İdeoloji mi? Hikâye. İlke mi? Masal. Geriye kalan tek şey: ihale listeleri ve rant pastasından koparılacak dilim.
Örneği CHP den verelim isterseniz, sebebi şu an ülke gündeminde olan bir parti, hemen hemen her gün şafak baskınıyla gözaltına alınan belediye başkanları, belediye çalışanları, il ve ilçe yöneticileri, belediye meclis üyeleri…19 Marttan itibaren olanlar bunlardı. Gözaltında psikolojik işkenceden tutunda iftira atmalar, yalan şahitlikler v.s. Bunların hepsi bu halkın gözünün önünde oldu. Kimileri bu iddialara inandı kimileri inanmadı.
Ama olay Aydın Büyükşehir başkanına gelince, bu yaşanalar yeni evreye dönüştü:
KIR ŞİŞEYİ DÖN KÖŞEYİ
Ya Silivri ya AKP
Daha ne oluyor demeden, işte o rantçı, omurgasız, ilkesiz ve şeref engelli siyasetçi tayfa sahneye çıktı. Törenle rozet taktıranları mı ararsınız, yıllarca duyduğu AKP özlemini yeni dindiğini söyleyen mi?
Saçmalamalardan seçmeler dinlemeye başladık vesselam.
Neyse biz konumuza geri dönelim, yıllarca siyasetin pis bir iş olduğu, yalan dolan söylemeden iş yapamayacağını, eyyamcılık, adam kayırmacılık yapmadan bu işin olmazsa olmazıdır yalanını dillerine pelesenk eden bu omurgasız tayfası, sırf kendi dümenleri yolunda gitsin halkı siyasetten soğutmuşlar, insanları sandığa giden kulları yapmışlar.
Dert bu peki ya çare:
Çare halkın kendi iradesine sahip çıkması, kendine yönetici diye seçtiklerini yine kendilerinin denetlemeleri ve hesabı sorabilmeleri. Vatandaş, sadece sandıkta oy kullanan birey değil, aynı zamanda denetleyen, hesap soran, hakkını arayan insandır.
Hiç mi ahlaklı, temiz, dürüst şeffaf ilkeli siyaset yapan siyasetçi yok mu?
Elbette var, bakan görür…
Akif ne demiş ; "Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"
Geldik yazını başlığına, umarım mesaj doğru yerlere ulaşmıştır.