"kedidir kedi" savunmasını siyasete taşıyan bakan açıklaması.
HEM DE ENERJİ BAKANI !
Seçimlerde elektrik kesintisinin sebebini bilimsel biçimde açıklamıştı.
İşte Turgutlu’nun elektrik kesintilerinin sebebini bilimsel biçimde açıklaması tam da bu.
Son aylarda ilçenin dört bir yanında, üstelik plansız şekilde yaşanan elektrik kesintileri vatandaşın hayatını adeta felç etti. Yaz günü klimasını çalıştıramayan, kış günü kombisi susan, sanayide üretimi durmak zorunda kalan esnaf... Hepsi aynı dertten muzdarip.
Resmî açıklamalara bakarsak, her şey “bakım çalışması” ya da “ani arıza” bahanesine bağlanıyor. Peki, ama nasıl oluyor da, aynı mahallede haftada üç kere “bakım” yapılır? Elektrik şebekesi bu kadar bozuksa, bu ilçenin altyapısını kim, ne zaman yenileyecek?
Turgutlu, Manisa’nın sanayi ve tarım açısından en üretken ilçelerinden biri. Bir yanda OSB’de milyon dolarlık makineler, diğer yanda bağında tarlasına bakan çiftçi… Ama ikisi de aynı anda karanlıkta kalıyor. Bu kesintiler sadece günlük hayatı değil, ekonomiyi de vuruyor.
Bakın, 2024’ün sadece ilk 7 ayında Turgutlu’da toplam 143 saatlik elektrik kesintisi yaşanmış (resmî kayıtlar ve vatandaş bildirimlerinden derlenen veri). Bu, neredeyse 6 tam gün demek. Bu süre zarfında sanayici üretim yapamıyor, esnaf müşterisini kaçırıyor, evdeki gıda bozuluyor.
Vatandaşın cebinden çıkan para da cabası. Kesinti sırasında çalışan jeneratörlerin yakıt masrafları, bozulan cihazların tamir ücretleri kimsenin umurunda değil. Enerji dağıtım şirketi faturayı günü gününe keserken, hizmetin sürekliliği konusunda aynı hassasiyeti göstermiyor.
Üstelik işin içine “planlı kesinti” ilanları da giriyor. Şirketin sitesinde ilan edilen planlı kesintilerle sokaktaki gerçek durum çoğu zaman örtüşmüyor. Kimi zaman “kesinti olacak” deniyor, olmuyor. Kimi zaman da tam tersi: Haber verilmiyor, ışıklar pat diye gidiyor.
Bütün bunların sonunda akla gelen soru basit:
Turgutlu’nun elektriği kime hizmet ediyor?
Vatandaşa mı, şirketin kârına mı?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve EPDK bu tabloyu görmezden geldikçe, karanlığa mahkûm edilen sadece evlerimiz değil, geleceğimiz de olacak.
Çünkü bu mesele, bir ampulün yanıp yanmaması değil; yaşayan bir kentin nefes alıp alamaması meselesi.