Av.Ayşen GÜZEL

Grev Ve Lokavt

Av.Ayşen GÜZEL

I. TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ VE TOPLU SÖZLEŞME
A. Toplu İş Sözleşmesi
1. Toplu İş Sözleşmesinin Tanımı
Toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren arasında yapılan sözleşmeyi ifade etmektedir.
2. Toplu İş Sözleşmesi Hükümleri
Toplu iş sözleşmesi, iş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içermektedir. Toplu iş sözleşmesinin tarafların karşılıklı hak ve borçlarını, sözleşmenin uygulanmasını, denetimini ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri içermesi de mümkündür.
Çerçeve sözleşme, Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarına üye işçi ve işveren sendikaları arasında iş kolu düzeyinde yapılan sözleşmeyi ifade etmekte ve sözleşmenin tarafı olan işçi ve işveren sendikasının üyeleri hakkında uygulanmaktadır. Çerçeve sözleşmenin meslekî eğitim, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk ve istihdam politikalarına ilişkin düzenlemeleri içermesi mümkündür. Ancak toplu iş sözleşmelerinin ve çerçeve sözleşmelerin, Anayasaya ve kanunların emredici hükümlerine aykırı düzenlemeler içermesi olanaksızdır.
3. Toplu İş Sözleşmesinin Kapsamı ve Düzeyi
Bir toplu iş sözleşmesi aynı iş kolunda bir veya birden çok iş yerini kapsayabilir. Ancak bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı iş kolunda birden çok iş yerinin bulunduğu iş yerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılmaktadır. Örneğin aynı iş kolunda bulunan iki farklı giyim atölyesinde çalışan işçiler ve iş yerleri için bir toplu iş sözleşmesi düzenlenmesi mümkünken aynı iş yerinin birden fazla şubesi için veya aynı kişiye ait aynı iş kolundaki birden çok iş yeri için ayrı toplu iş sözleşmeleri düzenlenmesi olanaksızdır. Bu kapsamda kanun koyucunun işletme sahibini esas aldığı, iş yeri sahibinin aynı olduğu aynı iş kolundaki birden fazla iş yerinde çalışan işçilerin aynı hükümlere tabi olmasını arzu ettiği görülmektedir.
Görüldüğü üzere toplu iş sözleşmesi, yalnızca iş sözleşmesiyle çalışanları konu almakta ve adından da anlaşıldığı üzere kapsamına dahil olan işçiler hakkında topluca hüküm ifade etmektedir. Örneğin X işçi sendikasıyla Y işveren sendikası arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden sendikaya üye olan tüm işçiler faydalanmaktadır.
Grup toplu iş sözleşmesi, tarafların anlaşması üzerine bir işçi sendikası ile bir işveren sendikası arasında, birden çok üye işverene ait aynı iş kolunda kurulu iş yerleri ve işletmeleri kapsamak üzere yapılmaktadır.
4. Toplu İş Sözleşmesinin Şekli
Toplu iş sözleşmesi yazılı olarak yapılmak zorundadır. Buradaki şekil, geçerlilik şartı olarak karşımıza çıkmaktadır.
B. Toplu Sözleşme
1. Toplu Sözleşmenin Kapsamı
Memurlar ve diğer kamu görevlileri için durum farklıdır. Bu kimseler toplu iş sözleşmesi değil, toplu sözleşme yapma hakkına sahiptir. Memurlar ve işçiler farklı hükümlere tabi olduğundan bu kimseler hakkında toplu sözleşme hükümleri uygulanmaktadır. Burada iş sözleşmesi yoktur. Kapsamına dahil olan çalışanları topluca kapsayacak şekilde toplu sözleşme yapılması söz konusudur.
2. Toplu Sözleşme Sırasında Uyuşmazlık Çıkması
Toplu sözleşme yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde tarafların Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna başvurmaları mümkündür. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu sözleşme hükmündedir.
II. GREV VE LOKAVT
A. Grev
1. Grevin Tanımı
Grev, işçilerin topluca çalışmamak suretiyle iş yerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veya bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır. Bu tanım genel olarak grevin tanımıdır.
2. Grevin Çeşitleri
Grev hukuka uygun olup olmaması bakımından ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki kanuni grev, diğeri kanun dışı grevdir.
Kanuni grev, toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını korumak veya geliştirmek amacıyla 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine uygun olarak yapılan grevdir. Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan grev ise kanun dışı grevdir. Kanun dışı grevin çeşitli amaç ve saiklerle yapılması mümkündür. Grev yapmanın yasak olmasına rağmen yapılması halinde de bu grev kanun dışı olmaktadır. Örneğin kısa süre önce İzmir’de yaşanan ve İzmir halkının hayatını felce uğratan İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışanlarının yaptığı grevde olduğu gibi. Zira burada temizlik ve ulaşım hizmetlerini kapsar nitelikte büyük bir grev yapılmış ve İzmir halkının zarara uğramasına ve mağdur olmasına yol açılmıştır. Bu yüzden tarafımızca bu grevin hukuka uygun olmadığı ve kanun dışı grev kapsamında yer aldığı değerlendirilmektedir.
B. Lokavt
1. Lokavtın Tanımı
Lokavt, iş yerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi kararıyla veya bir kuruluşun verdiği karara uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasıdır.
2. Lokavtın Çeşitleri
Tıpkı grevde olduğu gibi lokavtta da ikili ayrım mevcuttur. Bunlardan ilki kanuni lokavt, diğeri kanun dışı lokavttır. Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması ve işçi sendikası tarafından grev kararı alınması halinde 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu hükümlerine uygun olarak yapılan lokavta kanuni lokavt denilmektedir. Kanuni lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavt ise kanun dışı lokavt olmaktadır. Lokavtın da hukuka aykırı amaç ve saiklerle yapılması mümkündür. Bu halde bu lokavt kanun dışı olmaktadır.
III. TEMEL HUKUKİ DAYANAKLAR
1. 1982 Anayasası
Anayasamızda toplu iş sözleşmesine, toplu sözleşmeye, grev ve lokavta ilişkin hükümlere yer verilmektedir. Buna göre işçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptir. Anayasada toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı konusunda kanunla düzenleme yapılması öngörülmekte ve bu hususta ayrıntılı yasal düzenlemelerin yapıldığı görülmektedir.
Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında, uyuşmazlık çıkması halinde işçiler grev hakkına sahiptir. Anayasada bu hakkın kullanılmasının ve işverenin lokavta başvurmasının usul ve şartları ile kapsam ve istisnalarının kanunla düzenlenmesi öngörülmektedir.
2. 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu
6356 sayılı kanunda, bu kanunun amacının işçi ve işveren sendikaları ile konfederasyonların kuruluşu, yönetimi, işleyişi, denetlenmesi, çalışma ve örgütlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına, uyuşmazlıkları barışçı yollarla çözümlemelerine, grev ve lokavta başvurmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğu belirtilmektedir.
6356 sayılı kanun incelenmesinde, kanun kapsamında toplu iş sözleşmesine, bu sırada uyuşmazlık yaşanması durumuna, grev ve lokavtın tanımlarına ve hukuka uygun olup olmasına göre yapılan ayrımlara yer verildiği görülmektedir.
3. 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu (Mülga)
Bilindiği üzere 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu yürürlükte değildir. Halihazırda toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt hakkında 6356 sayılı kanun hükümleri uygulanmaktadır. Bu sonuca 6356 sayılı kanunun ‘Yürürlükten kaldırılan hükümler’ başlıklı 81. maddesiyle ulaşılmaktadır. Buna göre 5/5/1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 5/5/1983 tarihli ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ve 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasının (A) bendi yürürlükten kaldırılmıştır. Diğer mevzuatta 2821 ve 2822 sayılı kanunlara yapılan atıflar, 6356 sayılı kanuna yapılmış sayılmıştır.
IV. GREV VE LOKAVTIN SINIRLARI
A. Genel Olarak
Grev ve lokavtın nitelik bakımından birbirinden farklı ve bağımsız hukuki olay ve müesseseler olduğu görülmektedir. Her iki müessesenin de Anayasal ve yasal dayanakları bulunmaktadır. Grev bir haktır. Ancak lokavt yönünden farklı görüşler bulunmaktadır. Bir kısım görüş tıpkı grev gibi lokavtın da hak olduğunu, bir kısım görüşse lokavtın Uluslararası Çalışma Örgütünce (ILO) hak olarak sayılmadığı ve bu sebeple hak olmadığını belirtmektedir. Tarafımızca lokavtın da bir hak olduğu değerlendirilmektedir. Her hakta olduğu gibi bu haklar da sınırsız değildir. Her şeyden önce genel hukuk kurallarının dikkate alınması ve bir hakkın kullanılmasının suç teşkil etmemesi gereklidir. Örneğin grev sebebiyle ve esnasında iş verene ait iş yerinin camlarına taş atmak veya iş verene sopalarla saldırmak suçtur. Yapılan grev bu davranışları yasal hale getirmemekte, hatta bu halde işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkı doğmaktadır. Bunun dışında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 2’de yer aldığı üzere hakların kullanımında ve borçların ifasında hakkın kötüye kullanılmaması esastır. Hakkın kötüye kullanılması halinde bu kötüye kullanım hukuk düzenince korunmamaktadır. Bu genel sınırlamalar dışında yalnızca grev ve lokavt için geçerli olan başkaca sınırlamalar ve yasaklar da bulunmaktadır.
B. Anayasal Sınırlamalar
Grev ve lokavtın, iyi niyet kurallarına aykırı tarzda, toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılması mümkün değildir. Örneğin İzmir’de yaşanan ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile işçiler arasındaki uyuşmazlığı konu alan grevde İzmir halkı çeşitli mağduriyetler yaşamıştır. Her şeyden önce yakın zamanda sona eren grevden ötürü temizlik hizmeti neredeyse tamamen durmuş ve her yer çöplerle dolmuştur. İzmir halkı çöplerini atacak boş çöp konteyneri bulamamış ve çöpler sokaklara, kaldırımlara ve yollara kadar taşmıştır. Bunun dışında çeşitli sinek, böcek ve haşereler etrafı sarmıştır. Sokaklarda kokular oluşmuş ve çöp konteynerinin yakınındaki evler tüm bu olaylardan fazlasıyla etkilenmiştir. Hatta birçok iş yeri ve özellikle de gıda satışı yapan yerler çok fazla rahatsızlık duymuştur. Restoranlara gelen müşteriler kokudan yemek dahi yiyememiş ve bu olup bitenlerden yalnızca İzmir halkı, işletmeler ve iş yerleri değil, İzmir’e gelen yerli ve yabancı turistler de etkilenmiştir. Benzer şekilde ulaşım neredeyse tamamen durmuş ve iş yerine çalışmaya veya okula gitmek isteyenler günlük rutin hayatlarında çeşitli mahrumiyetler yaşamıştır. Özel aracı olmayanlar, ehliyeti olmayanlar, özellikle hastane randevusu olanlar, 65 yaş üstü vatandaşlar ve daha birçok kesim gitmek istedikleri yerlere gidememiş veya vaktinde yetişememiştir. Dolmuşların doluluk oranları artmış ve vatandaşlar otobüs duraklarında kuyruklar halinde beklemek zorunda kalmıştır. Elbette bu halde toplum zarar görmüştür. Halk doğrudan mağdur olmuştur. Burada özel çıkarların ileri sürülmesi suretiyle özel hak niteliğindeki ücret artışı talep hakkı ve topluca grev yapma hakkı elbette haddinden fazla olumsuz sonuçlara yol açmıştır. Burada kişisel menfaatlerin kamusal menfaatlerden üstün tutulması düşünülemez. Bu sebeple iyi niyet kurallarına aykırı tarzda ve toplum zararına yapılan bir grevle karşılaşıldığı söylenebilir. Grevin iyi niyetli olmadığı değerlendirmesi, çöplerin toplanmaması üzerine diğer belediyelerce harekete geçilmesi sonucunda buna karşı konulmak istendiği yönündeki haberler ve sair hususlar dikkate alınarak yapılmaktadır. Ayrıca grevin özellikle temizlik ve ulaşım gibi zaruri hizmetlerde yoğunlaşması, grevin iyi niyetli ücret artışı talebinden çok mahrumiyete yol açmasının istendiğini gözler önüne sermektedir. Burada elbette grevin bir sopa olarak kullanılmaması gereklidir. Grev yapılırken toplumun veya o yerde yaşayanların tamamının veya büyük bir kısmının zararına, aleyhine hareket edilmesi kamuoyunda derin yankı ve büyük tepkilere yol açmıştır. Tüm bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere grevin toplumun veya o yerde yaşayanların büyük çoğunluğunu mağdur edecek seviyeye getirilmemesi gereklidir. Kamusal menfaatlerin unutulması demek, bir hakkın kullanımından öte bencil bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Aslında bu durum tam anlamıyla hakkın kötüye kullanımına işaret etmektedir. İzmir’de yaşanan bu grev, tarafımızca tasvip edilmediği gibi kanunsuz bir grev olarak nitelendirilmektedir.
C. Yasal Sınırlamalar
1. Grev ve Lokavt Yasakları
a. Can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze işlerinde ve mezarlıklarda; şehir şebeke suyu, elektrik, doğal gaz, petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı ile nafta veya doğalgazdan başlayan petrokimya işlerinde; Millî Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen işyerlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye ve hastanelerde grev ve lokavt yapılması mümkün değildir.
b. Cumhurbaşkanının, genel hayatı önemli ölçüde etkileyen doğa olaylarının gerçekleştiği yerlerde bu durumun devamı süresince yürürlükte kalmak kaydıyla gerekli gördüğü iş yerlerinde grev ve lokavtı yasaklaması mümkündür. Bu halde yasağın kalkmasından itibaren altmış gün içinde altı iş günü önce karşı tarafa bildirilmek kaydıyla grev ve lokavt uygulamasına devam edilmektedir.
c. Başladığı yolculuğu yurt içindeki varış yerlerinde bitirmemiş deniz, hava, demir ve kara ulaştırma araçlarında grev ve lokavt yapılması olanaksızdır. 2822 sayılı kanunda kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye, şehir içi deniz, kara, demiryolu ve diğer raylı toplu yolcu ulaştırma hizmetlerinde grev ve lokavt yapılması yasakken, 6356 sayılı kanunda bu hükme yer verilmediği, yalnızca itfaiye hizmetine ilişkin yasağın korunduğu ancak ulaşıma ilişkin yasağın yalnızca devam eden yolculuklara özgülendiği ve başlayıp da yurt içindeki varış yerine ulaşmamış araçlarda çalışan işçilerle sınırlandığı görülmektedir. Bu hükümler önemli olup iki kanun arasındaki bu farklara dikkat edilmesi gereklidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ulaşımda görevli işçiler bakımından 2822 kanuna göre grev yasağı varken 6356 sayılı kanuna göre grev yasağı yoktur. Ancak önceki kanunda yer alan bu hükmün korunması gerektiği değerlendirilmektedir. Aksi halde yakın zamanda somut olarak görüldüğü üzere ciddi anlamda büyük mağduriyetlerin ve telafisi imkansız zararların ortaya çıkması mümkündür.
d. Hiçbir surette üretim veya satışa yönelik olmamak kaydıyla niteliği bakımından sürekli olmasında teknik zorunluluk bulunan işlerde faaliyetin devamlılığını veya iş yeri güvenliğini, makine ve demirbaş eşyalarının, gereçlerinin, hammadde, yarı mamul ve mamul maddelerin bozulmamasını ya da hayvan ve bitkilerin korunmasını sağlayacak sayıda işçinin kanuni grev ve lokavt sırasında çalışması, işverenin de bunları çalıştırması zorunludur. Ulaşımda tamamen grev ve lokavt yasağı olmadığı dikkate alındığında İzmir’de 04.06.2025 tarihinde sona erdiği açıklanan grevin, bu hüküm yönünden de değerlendirilmesi gereklidir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında temizlik ve ulaşım hizmetlerinde üretim ve satış olmadığı ortadadır. Ancak bu hizmetler sürekli hizmetlerdendir. Bu halde kanunun lafzı dikkate alınmalıdır. Madde metninde teknik zorunluluk denildiği için temizlik ve ulaşımın teknik zorunluluk olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. İzmir’de yaşanan grev, bu hüküm uyarınca yasak kapsamında değildir. Ancak bu ifade, grevin hukuka uygun olduğu anlamına da gelmemektedir.
2. Grev ve Lokavtın Ertelenmesi
Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt, genel sağlığı veya millî güvenliği bozucu nitelikte ise Cumhurbaşkanının bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile ertelemesi mümkündür. Erteleme süresi kararın yayımı tarihinde başlamaktadır. İzmir’de yaşanan grev değerlendirildiğinde, grev devam ediyor olsaydı, Cumhurbaşkanı bu grevi altmış gün müddetle erteleyebilirdi. Ancak grev sona erdiğinden buna gerek kalmamıştır.
3. Grev ve Lokavtın Uygulanmasında Uyulması Zorunlu Kurallar
a. İşçiler greve katılıp katılmamakta serbesttir. Zira grev bir haktır. Bu hakkı kullanıp kullanmama yönündeki tercih de elbette hak sahibine aittir. Ancak greve katılan işçiler ile lokavta maruz kalan işçiler iş yerinden ayrılmak zorundadır. Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçenlerin iş yerinde çalışmalarının engellenmesi mümkün değildir. Ancak işveren greve katılmayan işçileri çalıştırıp çalıştırmamakta serbesttir.
b. Greve katılan veya lokavta maruz kalan işçilerin, iş yerine giriş ve çıkışları engellemeleri yasaktır. Örneğin grev yapanların, iş yerine gelen müşterileri kapıdan içeriye sokmamaları hukuka aykırıdır. Aynı husus iş yerinin diğer işçileri bakımından da geçerlidir. Greve katılmayan işçilerin iş yerlerine giriş çıkışlarına engel olunması mümkün değildir.
c. Grev başlamadan önce üretilen ürünlerin satılmasına ve iş yeri dışına çıkarılmasına engel olunması yasaktır. Bu hüküm yerindedir. Zira greve katılan işçilerin, iş yerinde çalıştıkları süreçte üretim bölümünde çalıştıklarından, satışı yapılan ürünlerin kendileri tarafından üretildiğinden ve grev sebebiyle satılamayacağından bahisle satışa karşı koymaları mümkün değildir.
d. Greve katılmayıp çalışan işçilerin ürettiği ürünlerin satılmasına ve iş yeri dışına çıkarılmasına, iş yeri için gerekli maddelerin, araç ve gereçlerin iş yerine sokulmasına engel olunması yasaktır.
e. İşverenin, kanuni bir grev veya lokavt süresince, grev ve lokavt sebebiyle iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin yerine, sürekli ya da geçici olarak başka işçi alması veya başkalarını çalıştırması mümkün değildir. Ancak greve katılamayacak ve lokavta maruz bırakılamayacak işçilerden, ölenlerin, kendi isteği ile ayrılanların veya iş sözleşmesi işveren tarafından haklı nedenle feshedilenlerin yerine yeni işçi alınabilir. İşverenin bu yasağa aykırı hareketi, taraf sendikanın yazılı başvurusu hâlinde görevli makamca denetlenmektedir.
f. Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerin kendi işlerinde çalıştırılması mümkündür. Ancak bu işçilere, greve katılan işçilerin işleri yaptırılamaz.
g. Kanuni bir grev ve lokavt dolayısıyla iş sözleşmeleri askıda kalan işçilerin, grev veya lokavt süresince başka bir işverenin yanında çalışmaları yasaktır. Aksi hâlde işveren iş sözleşmesini haklı nedenle feshetme hakkına sahiptir. Ancak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin, kanuni haftalık çalışma süresini tamamlayacak süreyi aşmamak üzere başka bir işverenin iş yerinde çalışabilmeleri mümkündür.
h. İşverenin, kanuni bir grev veya lokavt süresince greve katılan veya lokavta uğrayan işçilerin oturdukları ve kendisi tarafından sağlanan konutlardan çıkmalarını istemesi mümkün değildir. Ancak işveren, bu konutlarda oturan işçilerden, grev ve lokavt süresi içinde konutların onarımı, su, gaz, aydınlatma ve ısıtma giderleri ile rayiç kirayı talep edebilir. Benzer şekilde işveren, konutların su, gaz, aydınlatma ve ısıtma hizmetlerini, kanuni grev ve lokavt süresince kısıntıya uğratamaz. Ancak bu hizmetlerin kanuni grev ve lokavt yüzünden kısıntıya uğramış olanlarının devamının, işçiler tarafından istenmesi olanaksızdır.
V. KANUN DIŞI GREV VE LOKAVTIN SONUÇLARI
A. Haklı Nedenle Fesih Hakkı
1. Kanun Dışı Grev Halinde
Kanun dışı grev yapılması hâlinde işverenin, grevin yapılması kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı nedenle fesih hakkı doğmaktadır.
2. Kanun Dışı Lokavt Halinde
Kanun dışı lokavt yapılması hâlinde işçiler iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilmektedir. İşveren, bu işçilerin lokavt süresine ilişkin iş sözleşmesinden doğan bütün haklarını bir iş karşılığı olmaksızın ödemek ve uğradıkları zararları tazmin etmek yükümlülüğündedir.
B. İşverenin Uğradığı Zararların Tazmini
Kanun dışı bir grev yapılması hâlinde bu grev nedeniyle işverenin uğradığı zararlar, greve karar veren işçi kuruluşu veya kanun dışı grev herhangi bir işçi kuruluşunca kararlaştırılmaksızın yapılmışsa, bu greve katılan işçiler tarafından karşılanmak zorundadır.
Grev esnasında greve karar veren sendikanın kusurlu hareketi sonucu grev uygulanan iş yerinde neden olunan maddi zarardan sendika, yetkili işçi sendikasının kararı olmadan işçi ya da yöneticilerin bireysel eylemlerinden kaynaklanan zararlardan kusuru olan yönetici ya da işçi sorumlu olmaktadır.
VI. GREV VE LOKAVT HAKKINDA DEĞİNİLMESİ GEREKEN DİĞER ÖNEMLİ HUSUSLAR
A. Tespit Davası
Taraflardan her biri, karar verilen veya uygulanmakta olan bir grev veya lokavtın kanun dışı olup olmadığının tespitini mahkemeden her zaman talep etme hakkına sahiptir. Bu yönde bir talep olması halinde mahkemece bir ay içinde karar verilmektedir. Karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlindeyse bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kesin olarak kararını vermektedir. Karar, tarafları, işçi ve işveren sendikasının üyelerini bağlamakta ve ceza davaları için kesin delil teşkil etmektedir.
Hâkimin tedbir olarak dava konusu grev veya lokavtın durdurulmasına karar vermesi mümkündür.
B. Grev Hakkının ve Lokavtın Kötüye Kullanılması
Taraflardan birinin veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının başvurusu üzerine mahkemece, grev hakkı veya lokavtın iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına veya millî servete zarar verecek şekilde kullanıldığının tespit edilmesi hâlinde, uygulanmakta olan grev veya lokavtın durdurulmasına karar verilmektedir.
Kanuni bir lokavtın iş yerini temelli olarak kapalı tutmak amacıyla yapıldığı kesinleşmiş mahkeme kararıyla belirlenmesi halinde mahkeme kararının lokavt yapmış işverene veya işveren sendikasına bildirilmesiyle birlikte lokavt durdurulmaktadır. Mahkeme kararına rağmen lokavtın uygulanmaya devam edilmesi halinde işçilerin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakları bulunmaktadır.
C. Grev ve Lokavt Gözcüleri
1. Grev Halinde
İşyerinde grev ilan etmiş olan işçi sendikası, kanuni bir grev kararına uyulmasını sağlamak için güç kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin grev kararına uyup uymadıklarını denetlemek amacıyla iş yerinin giriş ve çıkış yerlerine, kendi üyeleri arasından en çok dörder grev gözcüsü koyma hakkına sahiptir. Ancak grev gözcülerinin, iş yerine giriş ve çıkışlara engel olmaları, giren ve çıkanları kontrol amacıyla dahi durdurmaları mümkün değildir. Örneğin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yaşanan grevde çöplerin başka belediye tarafından toplanmak istenmesi halinde, gözcülerin buna engel olmalarının hukuka aykırı olduğu gibi.
2. Lokavt Halinde
İş yerinde lokavt ilan etmiş olan işveren sendikasının, kanuni bir lokavt kararına uyulmasını sağlamak için güç kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin lokavt kararına uyup uymadıklarını denetlemek amacıyla lokavtın kapsamına giren iş yerlerine gözcüler göndermesi mümkündür.
D. Grev ve Lokavt Hâlinde Mülkî Amirin Yetkileri
Mahallin en büyük mülkî amirleri tarafından halkın günlük yaşamı için zorunlu olan ve aksaması muhtemel hizmet ve ihtiyaçları karşılayacak, iş yerinde faaliyetin devamlılığını sağlayacak tedbirler alınmaktadır. Ancak grev ve lokavtın uygulanması sırasında mahallin en büyük mülkî amirinin kamu düzenine ilişkin alacağı tedbirlerin, kanuni bir grev veya lokavtın uygulanmasını engelleyici nitelik taşımaması gereklidir.
E. Grev ve Lokavtı Sona Erdirme Kararı
Kanuni bir grev veya lokavtı sona erdirme kararının, kararı alan tarafça ertesi iş günü sonuna kadar yazı ile karşı tarafa ve görevli makama bildirilmesi gerekmektedir. Ayrıca grevin veya lokavtın sona erdiği, görevli makam tarafından iş yerinde ilan edilmekte ve kanuni grev ve lokavt, ilanın yapılması ile sona ermektedir.
Grevin uygulanmasına son verilmesi lokavtın, lokavtın uygulanmasına son verilmesi grevin kaldırılmasını gerektirmemektedir. Görüldüğü üzere grev ve lokavt birbirinden farklı ve bağımsız hukuki olaylardır.
Grevi uygulayan işçi sendikasının herhangi bir nedenle kapatılması, feshedilmesi veya infisah etmesi hâllerinde grev ve alınmış bir karar varsa lokavt kendiliğinden sona ermekte ve yetki belgesi hükümsüz olmaktadır. Lokavtı uygulayan işveren sendikasının herhangi bir nedenle kapatılması, feshedilmesi veya infisah etmesi hâllerindeyse lokavt kendiliğinden sona ermektedir.
Grevi uygulayan sendikanın, yetki tespiti için başvurduğu tarihte iş yerindeki üyesi işçilerin dörtte üçünün sendika üyeliğinden ayrıldıklarının tespiti hâlinde, ilgililerden birinin grevin sona erdirilmesi için mahkemeye başvurması mümkündür. Bu halde mahkemece belirlenecek tarihte grevin sona ereceği ilan edilmek zorundadır.
LL.M. Av. Uzm. Arb. AYŞEN GÜZEL

Yazarın Diğer Yazıları