Sındırgı’da yaşanan son deprem, bize bir kez daha acı bir gerçeği hatırlattı: Ege Bölgesi, Anadolu’nun en hareketli fay hatlarından bazılarını barındırıyor.
Bu gerçeğin tam ortasında, bizim kentimiz Turgutlu var.
Gediz grabeninin içinde, iki aktif fay hattının kesiştiği bir bölgede yaşıyoruz.
Bu, bilimsel olarak “yüksek risk” anlamına geliyor.
Deprem uzmanları içinde bulunduğumuz bölgedeki yakın deprem tehlikesine dikkat çekmekte.
KTÜ Öğretim üyesi Prof. Dr. Osman Bektaş’ın konuya dair paylaşımı son derece manidar.(ek resim)
Peki bu bilgiyi biliyoruz da ne yapıyoruz?
Açık konuşalım: Çok az şey.
Deprem toplanma alanlarımız yetersiz mi ne kadar, var olanların ne kadarı imara açılmış?
Yıllardır kullanılan eski binaların çok büyükbir kısmı, deprem yönetmeliğine uygun değil.
Kentsel dönüşüm ise hızla değil diyeceğim ama neredeyse hiç seviyesinde.
Adeta salyangoz adımlarıyla ilerliyor.
Son mahalli seçimler öncesinde Cengiz Ergün’ün başkan olduğu dönemde, tüm şehir depreme dayanıklılık testlerinin yapılacağına dair afişlerle donatıldığı hafızalarımızda tazeliğini korumakta.
Buna rağmen Turgutlu’daki mevcut konut stokunun depreme dayanıklılığı konusunda kapsamlı bir envanter çalışması yapılmış değil.
Zemin etütlerinin mikro düzeyde, yani mahalle ve sokak bazında gerçekleştirilmesi ise hâlâ bekleyen bir görev. Oysa fay hatlarına bu kadar yakın hatta üzerinde bir kentte, zeminin yapısını bilmeden-deprem zemin ilişkisi-yapılan her inşaat, gelecekteki yıkımın adeta önceden yazılmış senaryosu anlamına gelir.
Bir deprem olduğunda, zayıf zeminde inşa edilen ve denetimsiz kalan yapılar maalesefdomino taşı gibi yıkılacaktır.
6 Şubat depremi sonrası aynı kentlere yapılan konutlar fay hatlarına 500 metre mesafede yapılmasına rağmen Turgutlu’da bırakın 1 metre mesafeyi fay üzerine inşaat yapılmaya bile devam edilmektedir.
Tam bir kara cehalet örneği...
Bütün Türkiye diken üzerindeyken bile şehrimizi yönetenlerinin gündeminin alt sıralarında bile deprem yer almamakta.
Bizler ise her deprem sonrası aynı uyarıları yapmaya devam ediyoruz.
Haber Kasaba arşivleri bu konuyu ela alan dosya ve köşe yazılarıyla dolu.
Deprem öldürmez, ihmal öldürür.
Biz hâlâ komşumuzla hangi fırın ekmeğinin daha lezzetli olduğunu tartışırken, olası bir 6,5-7 büyüklüğündeki depremde hangi sokakta, hangi binanın yıkılacağını biliyor muyuz?
Belediyeler, üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları bu konuda ortak bir seferberlik başlatmadıkça, “geçmiş olsun” demek için çok geç kalacağız.
Yapılması gerekenler belli:
- Depreme dayanıklı yapı denetimini, kağıtüzerinde değil sahada yapmak.
- Riskli yapıların yıkılıp yerine güvenli konutlar inşa edilmesini hızlandırmak.
- Zemin etütlerini mikro düzeyde tamamlayarak imar planlarını bu verilere göre güncellemek.
- Deprem eğitimi ve tatbikatlarını her yaş grubuna ulaştırmak.
- Özellikle şehir merkezindeki toplanma alanlarını çoğaltıp, korumak.
- Fay hattı üzerindeki imar faaliyetlerini bilimsel raporlar ışığında acilen sınırlamak.
Turgutlu’nun geleceği, bugünden atacağımız adımlara bağlı.
Ya “Bize bir şey olmaz” diyenlerin yanına oturup bekleyeceğiz, ya da bilimin ışığında hareket ederek geleceğimizi güvence altına alacağız.
Tercih Turgutlu’nun.