Ahmet Orhan Yazdı: ''Asgari Ücret ve Zammı''

Türkiye, refahın tabana yayıldığı gelişmiş ve huzurlu bir toplum olmak istiyorsa bu adaletsiz, kabul edilemez durumu toplumumuzun büyük kesimini oluşturan orta kesim ve altının lehine değiştirmeye mecburdur.

Ahmet Orhan'ın ''Asgari Ücret ve Zammı'' başlıklı yazısıın tamamı

Asgari ücret 25 Aralık tarihinde yapılan Bakanlık temsilcisi başkanlığında işçi ve işveren temsilcilerinin katıldığı toplantı sonunda % 26 zamla 1.600 den 2020 TL'ye yükselmiştir. Bu surette asgari ücret brüt 2558 lira olurken işverene maliyeti 3000 TL üzerine çıkmış oldu.

Söz konusu zam çalışanlar tarafından genellikle memnuniyetle karşılanmış, işverenler ise içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemde zammın yüksek olduğunu işçi çıkarılmasına neden olacağını ifade etmişler.

Tüm bu söylenenlere rağmen özellikle gıdadan giyime, elektrikten ulaşıma zaruri ihtiyaç malzemelerinde zamlar ortalama %50 seviyesinde olurken %26 asgari ücret zammını yüksek olarak değerlendirmek doğru değildir.

Ancak içinde bulunduğumuz dönemi de yok saymak mümkün değildir. Netice olarak geçmişte belirlenen zam oranlarına göre oldukça cesur bir zam olduğunu söylemek yerinde olacaktır.

Türkiye, en az asgari ücret konusu kadar ülkede çalışanlar içindeki asgari ücretlilerin oranına dikkat etmelidir.

Avrupa ülkelerinde asgari ücretlilerin çalışanların içindeki oranı;
Yaklaşık % 10 olduğu halde, Türkiye'de ise% 43 seviyesindedir.
Asgari ücret ve % 20 fazlasının altında ücret alanlar ise
% 64'e ulaşmıştır.

Bu rakamların bize ifade ettiği tablo Türkiye'nin asgari ücretliler ülkesi haline geldiğidir.

Bir diğer önemli anlamı da, kişi başına düşen milli gelirin 10.000 Amerikan Doları seviyesinde olmasına rağmen çalışanların büyük kısmının asgari ücret seviyesinde gelire sahip olması, gelir dağılımımda çalışanlar aleyhine büyük bir adaletsizliğin olduğudur.

Oysa rahmetli Özal iktidara geldiği değişim ve yeniden yapılanma sürecinde ekonomik hayatımızın temelini oluşturan ve çalışanlarına verdiği ücretle gelir dağılımında dengeyi de sağlayan KİT'lerin özelleştirilmesi gerekçeleri arasında ücretlerin Avrupa seviyesine çıkacağını vaat etmişti.
Aradan geçen yaklaşık 30 yıldan sonra ortaya çıkan tablo maalesef hiç de öyle olmadı.

Türkiye, refahın tabana yayıldığı gelişmiş ve huzurlu bir toplum olmak istiyorsa bu adaletsiz, kabul edilemez durumu toplumumuzun büyük kesimini oluşturan orta kesim ve altının lehine değiştirmeye mecburdur.

Devleti yönetenler başta olmak üzere tüm kesimler özellikle de milli gelirin %60'na sahip olan %1,5luk çok zengin kesim paylarının bir kısmından feragat ederek asgari ücret tutarının arttırılmasının yanında söz konusu oranı gelişmiş Avrupa ülkeleri seviyesine yani %10'a yaklaştırmak için çaba içinde olmalıdır. Aksi takdirde memnuniyetsizlerin yarattığı toplumsal gerilimler kaçınılmaz olacaktır.

Bakmadan Geçme