Sabrın Sonu

İnsanlar vardır sanki sabır taşı, ne zaman canlanır bilinmez.

Onu ancak Allah bilir.

Yalnız büyüyen bir gurbetçi çocuğu.

Ben gelmeden zaten başlamış Avrupa Mavrupa yalanları devlet nezdinde.

Sonrasında dişlerine bakılarak alınan, harabe bir ülkeden alınıp savaştan çıkmış bir ülkeye trenlerle giden insanlar.

Yurt içi ha keza, sahipsiz milyonlar...

Büyümüşüz üniversite okurken. Sonra kaybolmuş susuz bırakılmış ruhlarımızla, pompalanan zihinsel iklimlerin gazına gelip ver elini Avrupa.

Devletten bir ön bilgi kırıntısı bile veren yok.

Vay ki ne vay.

Yap oğlum sıfırdan bir daha tahsil ve mastıra.

Hep varmış bir hikmeti.

Gurbet ve memleket tam yaklaşık 2 bin iş başvurusu.

Orada kara kafa, burada ise gelmiş artık boş yılları dayısız istihdam adayı olmanın.

Diğer yanda bilime hizmet dediğinde, bazı anasının babasının şımarık çocukları habire idarei maslahat yapmakta artık büroların krasileri olarak. 

Eh bre koçlar, fakirin parasıyla çökertme ne güzel değil mi!?

Yap Boz'un önümde duran parçalarına baktığımda, aslında hissediyorsun ''gam eyleme ara istasyonları boş geçen vagonunu be koçum'' diyorsun. 

Ve bugün diyorsun ki; ''ya bir baksana zulümlerden hikmet doğarmış''.

Ve beklermiş hep sabırla yalan mevsimlerinin münasip bir yerine ot tıkamayı. 

Şimdilik sadece pişen yazılarda...

 

Yazarın Diğer Yazıları