Danıştay Çaldağı ÇED iptal kararını bozdu

TURGUTLU Çaldağı’nda yapılmak istenen nikel madeninin ÇED Raporu iptal kararı Danıştay’dan döndü. Danıştay bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte ve yeterlikte olmadığı sonucuna vararak, yerel mahkemenin kararını bozdu. Buna göre önümüzdeki günlerde oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinin hazırlayacağı raporla ÇED davası ile ilgili yeniden keşif yapılması gündeme gelebilecek.

MAHKEMENİN KARARI DOĞRUDUR

Danıştay kararı ile ilgili olarak TURÇEP (Turgutlu Çevre Platformu) tarafından jet hızıyla bir açıklama yapıldı. TURÇEP’in konuyla ilgili açıklaması şöyle: “Bizler mahkemenin verdiği ÇED raporunun iptali kararından sonra madencilik projesinin de iptal edilmesini beklerken, Danıştay’ın verdiği kararla şaşkına döndük. Danıştay verdiği kararla yeniden keşif yapılmasını istemiş. Manisa 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği ÇED iptal kararı tamamen doğrudur ve tüm Gediz Havzasını yok edecek kadar büyük bir çevre katliamına yargı freni ile “dur” denilmiştir. Çünkü Çaldağı’ndaki bu madencilik projesi tüm Gediz vadisi için bir “ölüm fermanı” anlamını taşıyor. Bu gerçek de hemen tüm bilim insanlarının her alanda ortaya koydukları bilimsel raporlar ile sabittir. Kaldı ki, böyle bir madenciliğe dünyanın hiçbir ülkesinde izin verilmiyor.

PROJE SAHİBİ BATTI, KEŞİF KİMİN İÇİN?

Bu madencilik projesinin sahibi İngiliz European Nickel şirketi de daha önce gittiği bütün ülkelerden kovulmuş bir şirket. İstediği izinleri sadece Türkiye’de almayı başardıkları için Çaldağı’nı projelerinin dünyadaki “amiral gemisi” ilan etmişlerdi. Ama Turgutlu halkının kararlı mücadelesi sonucu projeden vaz geçtiler. Bugün European Nickel şirketi kapandı, tarihe karıştı, onunla birlikte paravan şirketleri olan önce Bosphorus, sonra Sardes şirketi de tarihe karıştı. Yani amiral battı! İçindekiler bir filika ile kendilerini kurtarmaya çalışırken, hükümetten kendilerine can simidi uzatmasını istediler. Bu  projeyi bir Türk şirketi olarak sürdürmek üzere tesisleri devralan VTG Madencilik şirketinin “ikinci ÇED” dediğimiz ÇED raporuna bakanlığın verdiği onay işte böyle bir anlam taşıyor. Ancak VTG Madencilik şirketi de Turgutlu halkının haklı mücadelesi karşısında dayanamayıp elindeki tüm hisseleri bir inşaat şirketi ile İsviçre’de kara para aklamak için kurulmuş paravan bir nakliyat şirketine sattı. Yani ortada maden şirketi diye bir şey kalmamış durumda.

ŞİRKET SAHİPLERİNİN FETÖ İLİŞKİSİ VE ŞİRKETTE BYLOCK HATTI

Ayrıca VTG Madencilik şirketinin cemaatle ilişkisi bizler tarafından ortaya çıkarılmıştı ve şirket sahipleri FETO soruşturmaları kapsamında takip altında. Hatta Mayıs ayı içinde yurt dışına çıkmak isteyen bir şirket çalışanı sınır kapısında gözaltına alındı ve T.C. kimlik numarası ile kayıt altında üzerinde 26 adet GSM hattı bulunduğu, bunların 3 tanesinde kendisinin, 23 tanesinde ise abone adı soyadı olarak Çaldağ Nikel Madencilik A.Ş. isminin yer aldığı görüldü. Edirne Cumhuriyet Savcılığının açıklamasına göre; “şirket hesabına alınmış bu hatlardan bazılarında ByLock yüklenmiş hat bulunduğ”u belirtilmiştir. Ortada böyle bir manzara varken, Danıştay 14. Dairesi’nin kararını anlamak mümkün değil. Yani Turgutlu’daki bu madencilik projesinden geriye sadece bir enkaz kalmış, enkazın kaldırılması bile istenmiyor sanki.

GEREKİRSE ANKARA’YA KADAR GİDERİZ

Kaldı ki bu madencilik projesine toplumun her kesimi karşı. AKP Manisa Milletvekili Recai Berber’in basına yaptığı açıklamalar “Turgutlu’daki bu nikel madenini kesinlikle işletmeyeceğiz. Böyle bir şey hem mantıken, hem de teknolojik olarak mümkün değil” şeklindedir. Gerçekten de bu madenin akıl ve mantıkla açıklanabilecek hiçbir yönü yok, teknolojik olarak da hiç yok. Dolayısıyla Manisa 4. İdare Mahkemesi’nin verdiği karar doğrudur. Turgutlu halkı 10 yıldır vahşi madenciliğe karşı yaşam mücadelesi veriyor, bugüne kadar bu madene geçit vermedi, bundan sonra ise hiç vermez. Gerekirse Turgutlu’dan bir heyetle bu madencilik projesinin iptali için Ankara’ya da gideriz. Çünkü projeden geriye sadece  enkaz kaldı, hiç olmazsa bu enkazı bari birlikte kaldıralım.