Yeni Parti ve Olacaklar Üzerine

Baştan söyleyeyim; yeni partilerin çok fark getireceğine inanmıyorum.

15 Mayıs tarihli televizyon programında ifade etmiş olduğum gibi, genelde dünyanın, özelde ise daha çok Türkiye'nin ihtiyacı olan devrimsel değişimin, yani transformasyonun sadece siyasi denklemlerle ya da yeni partiler bağlamında değişimle sağlanması mümkün değildir. Bunun bloke eden ve eşyanın tabiatına aykırı olan imkansızlığından önce ki yazılarımda bahsetmiştim.

Kısaca; dünyada ki hakim sistematiği değiştirmeden veya bu hükümranları ikna etmeden bu zordur.

Türkiye çerçevesinde ise durum farklı değildir. Mevcut iktidar gerçekten kalkınma adına önemli işler yapmıştır. Ancak bu; sözkonusu sosyo-toplumsal değişimi ve fıtratın kabuk değiştirmesine yeterli değildir. Bunun en önemli donesi ise kadrolardır. Tek iktidar döneminde AK Parti neredeyse tüm kadro türlerini bünyesine almış ve eline çok iyi bir fırsat geçirmiştir. Ancak; gerek dış etkenli bir takım çelmeler, gerekse homojen bir kadro kalitesinin eksikliği bizim ülkede bir realitedir. Yani en iyi aşçılar ne ise, hepsi göreve getirilmiş, fakat özellikle kimliksel bir evrimin gerçekleştirilmesi misyonu ne bunlara uygundur, ne de bu alt ekip kümelerinin böyle bir derdi olabilecek durumda değildir. Çünkü bu iş; en az siyaset kadar aydın çevrenin vazifesidir. Liberalleşme sürecinde ki Türkiye'de sadece iş yapanın, kılınç kuşananın rağbet gördüğü bir ortamda bu kısıtlı olan elit zümrede bazı istisnalar hariç eriyip gitmiş, ya da özgünlüğünü yitirmiştir. En basitinden bugün şiir bile öksüzdür. Çünkü örneğin sosyal medyaya alternatif muhafazakar enstrümanlar geliştirilememiştir. Bu medya ve sanatta da böyledir. Ayrıca doğruyu söyleyen ile yanlışı savunan birbirine karışmıştır.

Yukarıda bahsettiğim küresel sistematik üzerine, bir de geçmişte sık sık gidip gelen siyasi şahsiyetler de göstermiştir ki, siyaset oy kaygısı içinde sadece elinden geldiğince maddi kalkınmanın ötesinde bir şey sağlayamaz.

Bugün ülkenin geldiği nokta, birilerinin; siyasetin ne yazık ki bütünsel gerçekleştiremediği muvaffakiyeti, kendilerinin daha iyi olduğunu iddia edenleri topluma gizli gizli hazmettirmeye çalışmasıdır, bu da bence bu global bağımlılık içinde hayaldir. Ya da daha çok dışa bağımlılıktır.

Yani; bugün ülkeyi yönetenlerin entelektüel bir sesin seviyesini açmaya fırsat vermekten, yani akil adamlara yatırım ve manevi bir kalkınmanın önünü açacak siyaset dışı bir şuranın varlığını teşvik etmekten başka çıkış yolu yoktur gerçekten 2019 seçimlerini almak açısından. Yani; ülkeyi tekrar sıfırdan belirsizliğe ihale etmektense, AK Parti'nin keskin rehabilite edilmesinden başka çıkar yol yoktur ülke için. Malzemeyi iyileştirmek ve şuurlandırmaktır mevzu yani. Kalan son iki yıl bence mücevher kadar değerlidir ve erken seçim kararı makul değildir.

Bu keskin değişimi yaparken de toptan herkese fatura etmeden seçici olmalıdır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yapısal mimarlık beceresi ve pasif kalmış bazı isimleri yeni bir heyecanla ufak kırgınlıkları da bir kenara iterek, kadrosal milli bir görüşü idame ettirmesi elzemdir. Bunu yalnız başına üstlenmesi bir risktir.

Son olarak en önemlisi bence seçmen bazında, bir ticaret erbabı olarak diyebilirim ki, esnaf ve çiftçiyle sahada tekrar kucaklaşmaktır. Odaları işlevsel hale getirmektir.

Diğer konulara teveccühe göre girmek niyetindeyim.

Yazan: Ekrem Canbaz*

Televizyon Yapımcı ve Sunucusu, Yazar, Şair

Turgutlu, 26 Ekim 2017

*Not: Yazar, Turgutlu doğumlu olup bu ilçede yetişmiştir. Yurt içi ve yurt dışında lisans ve yüksek lisans görmüş olup, Almanya'da bilimsel tezin yanında işçilikten yöneticiliğe kadar değişik merhalelerden geçmiştir. Hizmet ve ticaret ile girişimcilik sektörlerinin yanında, yazarlık ve şairlik yapmakta, akademik görev alma hazırlığında bulunmaktadır. Kendi hayatını tarif ederken ''özelde ve kariyer olarak belli badireler atlatsam da, fıtratım gereği kendi iç dünyamda saklı tuttuğum siyasete yaptığım bireysel altyapı yatırımlarıma bu aksiliklerin aslında kader anlamında bir olgunluk getirdiğine inanıyorum. Bunlar kanaatimce kendi eksenimde siyaset üstü büyük resme vakıf olmama vesile olmuştur'' demektedir. Almanca ve İngilizce konuşmaktadır.

 

Yazarın Diğer Yazıları