HER NİMETİN BİR MİSYONU VARDIR

Değerli Dostlar,

Bugün kü yazım; sabit bir önemli konunun irdelemesinin devamı niteliğinde olduğu için, 19

Haziran 2017 tarihinde yazdığım ‘’En Önemli Merkeze Sırt Dönmek’’ başlıklı makalemi bağlam açısından tekrar okumanızı öneririm.

O yazıda belirtmiş olduğum akıl; her araç ve olguda olduğu üzere, kullanılma maksadı olan hayati öneme sahip bir zenginliktir.

Peki, bu cevherin kullanılma amacı nedir? Nihai amacı misafir olarak geldiğimiz bu yerküreye nasıl, neden geldiğimizi tefekkür etmektir aslında. Aslında diyorum, çünkü asıl olan bu faaliyeti diğer tali olan konulara ayırdığımız zaman kadar bile ya ayırmıyoruz, ya da hayata geçirmekte gevşek davranıyoruz.

Tefekkür, Bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesaplamak anlamına gelir. Yani, bu düşünce işlevi yapan ve muhakeme imkânı sağlayan aklı kullanmaktır. İlk hedeflenen sonuç, hakikate ermek olmalıdır. Bunun içindir ki; ‘’Bir saat tefekkür; kırk gece nâfile ibâdetten üstündür.”

Peki, bunu neden yapmalıyız, ‘’ne güzel, rahat, dürüst ve düzgün şekilde yaşıyoruz?’’ diye bir soru akla gelebilir. Ya da ‘’Ben zaten mahvolmuşum’’, ‘’Kendimi kurtarmışım’’ gibi düşünceler ya da algılar da oluşabilir. Burada sorulması gereken iki soru vardır:

1) Sandığınız gibi yaşamanın garantisi nedir? Belki bir gün isyan etme ihtimali var mıdır?

2) Ne istikamette doğru yaşayıp yaşamadığınıza siz mi ya da toplumun kendisi mi karar verecek, yoksa bir başka güç mü?

Eğer güç varsa, delillerde var demektir. Kur’an derki:

“Göklerin ve yerin yaradılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır.” (Âl-i İmran Suresi, ayet 190)

İkinci soru kapsamında o zaman şu somut kıyaslama yapılabilir, tamda okulların açıldığı şu günlerde: Eğer ben okula düzenli gidiyorsam, sınava ne gerek var!?

Bizi bunun götüreceği istasyon bir Yaradan’ın varlığıdır. Nasıl ki okulda kuralları devlet, okul yönetimi ve öğretmen koyuyorsa, hatta veli ‘’benim çocuğum her şeyi bilir, ne gerek var!?’’ demiyorsa, hayatta da bir düzenleyiciye, nizam edene gerek vardır. Son olarak şu ayeti bilginize sunmak isterim:

Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur: Sen yeryüzünü boynu bükük (kupkuru) görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla yetendir. (Fussilet Suresi, ayet 39)

Buradan devam edeceğiz İnşallah…

-------------------------------

KAYBOLMAMAK

Keşke

Yeniden doğsam,

Yetiştim kayboldum,

Kaybettirdiler deme.

Farkındaysan

Ne mutlu,

Çünkü her şey

Aramakla başlar…

Şiir: Ekrem Canbaz

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları