Ahmet Orhan

Meşveretsizler

Ahmet Orhan

İstişare; herhangi bir konuda doğruyu bulmak için ehline sormak, danışmak, görüş alışverişinde bulunmak, fikir almak ve birlikte karar vermektir.

İstişarede asıl hedef; gerçeğin, netleşip ortaya çıkmasıdır.

İnsanoğlu çoğu kez kendi kendine yetemez, başka varlıklara ihtiyaç duyar.

İstişare de bu yetersizliğin bir anlamda ortaya konulmasıdır. Hayatımızdaki önemli meselelerde hepimiz bir veya daha çok kişiye ihtiyaç duymuşuzdur. Netice olarak istişare; isabetli görüşün, kararların ortaya çıkması için yapılır.

Yüce dinimiz yapacağımız her işte istişareyle zorunluluk seviyesinde tavsiye etmektedir. Kutsal kitabımız Kuran-ı kerimde, “Onlar işlerini aralarında danışarak yaparlar.” (Şûra suresi 38) denilmekte, başka bir ayette ise “Yapacağın işlerde onların görüşlerini al. Sonrada karar verince de Allah’a dayan, çünkü Allah, kendine güvenip dayananları sever.”(Al-i İmran suresi 159) denilmektedir.

Peygamber’imiz Efendimiz ise bir hadisinde, “Kendi düşüncenize göre hareket etmeyin.”, “Yapacağı işi ehliyle istişare edene, o işin en güzeli nasip olur.” demektedir.

Atalarımız da; “Ulu sözü dinleyen ulu dağlar aşar, ulu sözü dinlemeyen uluya kalır.” demişlerdir.

İstişarenin önemini böylece ortaya koymuşken istişarenin kimlerle yapılması gerçeği bulmakta isabetli sonuçlar doğurur sorusunun da cevabının verilmesi gerekmektedir.

istişare edilecek kişilerde aranması gereken özellikleri birkaç başlıkta toplamak gerekirse;

—Akıllı olmalı. “Akıllıya danışıp onu dinleyen doğruyu bulur, dinlemeyen pişman olur.”

—Danışılacak konuda birikimli ve becerikli olmalı. “Ehline soran kişi hakiki yolu bulur.”

—Uzak görüş ve ferasetli sahibi olmalı.

—Güvenli olmalı. “İstişare edilen güvenilen kişidir. Kendisine layık gördüğünü başkasına tavsiye eder.”

İstişare yani meşveret ve danışmanın önemini ortaya koyan bu değerlendirmeleri durduk yerden yapmıyorum.

Özellikle toplum önderleri ve yöneticilerimiz, kendi şahsi hayatları bir tarafa kendi aile veya toplumun hayatını etkileyecek kararlar alırken, karar alınacak konunun ehli insanlara danışmaktan imtina etmektedirler.

İstişare yaparlarsa saygınlığının ve etkisinin azalacağını düşünen bu insanlar aslında çukurların en çukuru olduğu halde kibirden dağların tepesinde erişilmez olduklarını düşünmektedirler.

Ancak çevrelerine biraz dikkatle baksalar aynı makamlardan geçmiş olanların durumları dışında hiç bir nasihat ve tavsiyeye ihtiyaç duymazlardı.

Henüz ikbal günleri kapanmadan bundan birkaç yıl öncesi toplumdan gördüğü alaka ve sıcaklığı bugün görmediklerinin farkına varamayan beyler kesinlikle ciddi bir hastalığın pençesine düşmüş olanlardır.

Bu hastalığın adı ise yapmacık tevazu, dervişane görüntülerinin aksine kendine tapınma halinin doğal sonucu olan Allah’ın lanetlediği KİBİRDİR.

Adam milletin malını satıyor da satıyor!..

Gizli, saklı şaibeli gayrimenkul takaslarına dair iğrenç iddialar cabası!

İnsanlara kötülük yapmaya kararlı, ardından geleceklere satılacak bir şey bırakmamaya yeminli sanki!

Kimin malını kimden kaçırıyorsun?

Yahu kardeşim, o mallarda tüyü bitmedik yetimin hakkı var.

Bunun hesabını ne bu dünyada ne de öbür dünyada veremezsin.

Haydi, kılıfına uydurdun diyelim, bilmelisin ki kamu vicdanında mahkumiyetten ve aşağılanmaktan kurtulamayacaksın.

Sokakta dedikodu almış başını gitmiş, sen ise her şerefli insanı çıldırtacak bu iddialar karşısında ölü gibi sessiz kalmayı tercih ediyorsun.

Ne o cevap verirsem, inandırıcı olmaz iyisi mi “ben susayım nasılsa unutulur” demeye devam mı edeceksin?

Bazılarınızın “kimdir bu tanıma uyan insanlar” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Size vereceğim cevap ”etrafınıza göz gezdirmeniz yeterlidir” olacaktır.

Ondan da bir çıkarımda hala bulunamadıysanız size, Facebook Fenomeni Ali Candan ile istişare yapmanızı öneririm.

Yazarın Diğer Yazıları