Tuğla İşçileri Bizim Sesimizi Duyun, Köpeğin bile kıymeti var ama işçinin kıymeti yok!

Manisa'nın Turgutlu İlçesinde Bir Tuğla İşçisi, birisi buna el atsın bizler çok mağduruz. Tuğla emekçilerinin sorunlarına el atılsın fabrikalarda sigortasız çalıştırmak bir kenara birde emeklileri çalıştırıyorlar ve gençlerin önünü kapatıyorlar dedi.

Manisa'nın Turgutlu İlçesinde İsmini vermekten çekindiği için isminin gizli kalması koşuluyla ve İsminin yazılmaması koşulu ile, Gazetemiz ile röpörtaj yapmayı kabul etti.

İsmini vermek istemeyen, Tuğla İşçisi, birisi buna el atsın bizler çok mağduruz. Tuğla emekçilerinin sorunlarına el atılsın fabrikalarda sigortasız çalıştırmak bir kenara birde emeklileri çalıştırıyorlar ve gençlerin önünü kapatıyorlar dedi.

Tuğla imalatı ağır işçilik gerektiriyor. Fabrikaya getirilen kelle toprak burada “işleniyor” Güneşte kurutulmaya bırakılan tuğlalar daha sonra fırınlara taşınıyor. Tuğlalar, “kömürcüler” ve “ateşçiler” tarafından pişiriliyor. Tuğlalar fırına yerleştirildikten sonra fırının kapısı sıvanarak kapatılıyor.

Tuğlalar fırında piştikten sonra kırmızı tuğlaya dönüşüyor. Fabrikalarda “çavuş” denilen ustabaşları tarafından bir araya getirilen işçiler patrondan götürü usulü de iş alıyorlar.  

HİÇBİR GÜVENLİK ÖNLEMİ YOK

Çok yüksek sıcaklıktaki fırınlarda, toz ve toprak içinde çalışan işçilerin büyük kısmının sigortası olmadığı gibi, maske, yoğurt ve benzeri önlemler de alınmıyor.

İş kazalarının sık yaşandığı fabrikalarda kazalar genelde patronlar tarafından örtbas ediliyor. Üzerine tuğla devrilen, elini banda kaptıran ya da yüksek sıcaklıkta çalışan fırınlarda vücutlarının çeşitli yerleri yanan işçiler, patronlar tarafından apar topar hastaneye kaldırılıyor ve “kaza”nın “Evde ya da çarşıda meydana geldiği” şeklinde kayıtlara geçiriliyor. Patronlar iş kazasını hastane kayıtlarına normal kaza şeklinde kayıt ettirdikten sonra işçileri kaderlerine terk ediyor. Sigortası olmayan işçilerin tek sosyal güvencesi ise Yeşil Kart.

TUĞLA’DAN EMEKLİ OLAN PEK FAZLA İŞÇİ YOK

20-30 yıldan fazla bir geçmişe sahip olan tuğla fabrikalarında bugüne kadar sigortası yatırılarak emekli olmuş bir işçiyi bulmak ise neredeyse mucize. Fabrikalarda göstermelik olarak, o da patronun akrabaları ve yandaşları olan beşer onar kişi sigortalı gösteriliyor. Sigorta müfettişleri fabrikaları denetlemeye geldiğinde ise sigortasız işçiler ya eve yollanıyor ya da fabrikaya yakın bir arazide müfettişlerin gitmesine kadar beklemeleri isteniyor.

Ağır şartlar altında çalışan tuğla işçileri astım, akciğer ve diğer iç organ hastalıkları ile genelde bel fıtığı gibi mesleki hastalıklara yakalanıyor.

‘ARTIK ÇALIŞAMIYORUM’

Tuğla fabrikalarında işçilerin sigortasız ve hiçbir güvenlik önlemi alınmadan tehlikeli koşullarda çalıştığını söyleyen ve ismini işten çıkarılma korkusuyla vermekten çekinen bir işçi şu ifadeleri kullanıyor. “Sıcak fırınlarda toz, toprak içinde çalışıyoruz.

Saçlarımız erken beyazlıyor.

Çok erken yaşta çöküyoruz. 30 yaşında işçiler 50’sinde gibi gözüküyor. İşçilerin toz topraktan ciğerleri parçalanıyor. Astım ve bel fıtığı oluyor. 15 yıl çalışan işçi bir daha hiçbir iş yapamayacak kadar yıpranıyor. Hiçbirimizin sigortası da yok. Bugün yevmiyemizi alıyoruz ama 10 yıl sonra ne olacağını hiçbir işçi bilmiyor. Şu an ben 16 yıllık çalışmamın sonucunda bel fıtığı oldum.  Bundan sonra ne yapacağım nerede çalışacağım bilmiyorum” 

Köpeğin bile kıymeti var ama işçinin kıymeti yok.  

İşveren “Burada çalışacaksın” diyor, sen de iş güvenliği var mı, yokmu diye düşünmüyorsun çünkü hayat şartları bizi buna iteliyor. “ İş veren çalışırsan çalış, yoksa çek git” diyor. Mecbur çalışıyorsun.  İşyerlerinde denetleme yok, takipsizlik var. İş güvenliği yok. Taşeronların denetlenmesi lazım. İfadelerine yer verdi.

Özel Haber;

Haber: Haşim KARATAŞ

 

Bakmadan Geçme