Tekirdağ'da! İnce'nin 'Maho Ağa' benzetmesi

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce Tekirdağ'da halka hitap etti.

PAYLAŞ
Haber Kasaba - Haber Kasaba

Türkiye'nin batıya dönük bir ülke olduğunu fakat son 15 yıldır Türkiye'de bir değişiklik olduğunu belirtten İnce, "Şurada bir otobüs olsa içinde yolcular bir yere gidecekler. Şoförün istediği bir yere mi giderler? Yolcuların mı? Biz 80 milyonuz biz şöyle gitmek istiyoruz ama şoför bizi tersine götürüyor. Hani Şener Şen filminde 'Maho Ağa' vardı ya Almanya'ya götüreceğim deyip kenar bir yerde bırakıyordu" dedi. Öte yandan İnce, Erdoğan'ın bugün yaptığı mitinge değinerek, "Şimdi bugün miting yapıyor Filistinle ilgili. Hangisi acaba Filistin mi seçim mitingi mi? Bu mübarek ayda orada müslümanlar inim inim inliyor. Sen seçim derdine girmişsin" diye ifadelerde bulundu.

Muharrem İnce’nin konuşmasından satırbaşları şöyle;

Önümüzde bir seçim var ter akıtma seçimi. Sandık görevlileri var ya bu memleketin geleceği onlara teslim onlara. O gün acıkmak, yorulmak yok.

“BU ÜLKEDE EN ZOR DURUMDA OLANLAR KİMLER: BASIN”

Bu ülkede en zor durumda olanlar kimler? Çiftçi mi, esnaf mı, işçi mi? Bunların hiçbiri değil. En zor durumda olan basın… Acıyorum hallerine. Bakın İngiliz, ABD, Japon, Alman  gazetecileri röportaja geliyor. Gelip Türkiye’de bir değişim oluyor galiba deyip benimle konuşmak istiyorlar. Türk medyasına bakıyorum “CHP Muharrem İnce’yi yalnız bıraktı” yazıyor. İnsafsızlar, vizdansızlar… Şu anda burada 20 civarında milletvekili arkadaşım var. Partinin Grup Başkanvekili arabanın içinde yatıyor. Bana getirilen suya sıcak mı soğuk mu diye bakıyorlar. Partinin genel başkan yardımcıları genel merkezden organize etmeye çalışıyorlar. Her akşam sayın genel başkanla konuşuyoruz ‘Aman bir hata yapmayalım. Bu iş bitti. Eksiğimiz gediğimiz nedir onu değerlendiriyoruz. Belkide CHP tarihinde ilk kez yüzdeyüz asılıyor seçime. Ama Muharrem İnce sadece CHP’nin Cumhurbaşkanı olmayacak Muharrem İnce 81 milyonun Cumhurbaşkanı olacak. 4 Mayıs’tan bu yana herkesin Cumhurbaşkanı. Türkiye’yi barıştıracağız. Her gittiğim vilayette üç beş kişi el sallıyorum sallamıyor. Bir tek Hakkari’de herkes el salladı herkes.

“DOKTORLARIN EN ÖNEMLİ SORUNU: TÜKENMİŞLİK SENDROMU YAŞIYORLAR”

24 Haziran’dan sonra devlet çiftçi ile barışacak. Devlet esnafla barışacak. Öğrenciyle öğretmenle barışacak. Bugün bir mesaj gördüm. Diyor ki ‘Muharrem İnce sen dedin ki sözleşmeli öğretmenliği kaldıracağız. Performansı kaldıracağız. Hani bir bakan vardı ya ‘Ya işini seçeceksin ya da eşini’ diye böyle bakanları piyasadan kaldıracağız. Sağlıkçılar doktorlar diyor ki, ‘Ya öğretmenlere, astsubaylara, polislere dedin. Bize niye bir şey demiyorsun. Değerli doktor arkadaşlarım ben bu ülkenin okullarında fizik anlattım. Benim öğrencilerimden yüzlerce doktor var. Onların en önemli sorunu ne biliyor musunuz? Tükenmişlik sendromu yaşıyorlar. Biz Türkiye’de iş barışı sağlayacağız.

“BANKASYA’NIN KURDELASINI KESTİ” 

O arkadaş diyor ya çılgın projesi varmış. Kamyonları kepçeleri gönderecek çukur açacakmış. Köprü yaptım diyor sen diyor köprü yaptın mı? Birinci köprüyü Demirel yaptı 50 sene önce, ikinci köprüyü Özal yaptı. Üçüncü köprüyü Erdoğan yaptı.  Dördüncü köprüyü de İnce yapar bu kolay iş.  Ama emin ol benim yaptığım köprü senin yaptığın köprü kadar ucuz olmaz. Bir soru da ben sorim. Sen hiç şeker fabrikası yaptın mı? Bir soru daha sorim sen hiç banka yaptın mı? Sümerbank, Etibank kurdun mu? Yok yok bir tane kurdu Bankasya’nın kurdelasını kesti. Sonrada Bankasya’ya para yatırdılar diye garibanları hapse attılar.

MUHARREM İNCE’DEN BEKİR BOZDAĞ’A: BANA BUNUN BELGESİNİ GÖSTER

Şimdi biz dedik ki biz seçildiğimiz takdirde yargıyı 3 ay içinde düzelteceğiz. 3 ay sonra ABD’ye diyeceğiz ki ‘Bak benim ülkemde artık adaletli bir yargı var.’ Mahkemelerim bağımsız. FETO’yu iade et. Etmiyorum derse. ABD askerleri noeli 24 Aralık’ta Washington’da kutlar. ABD’lilerden cevap geldi. Bizden Türkiye Cumhuriyeti olarak FETO’yu isteyen düzgün bir talep yok. Yani bizden usulüne uygun bir şekilde istenmedi. Bugün Bekir Bozdağ açıklama yapmış. Demişki, “Muharrem İnce’ye birileri yalan söylüyor. Türk mü yabancı mı söyleyen… Bekir Bozdağ beni dinliyorsundur sen zaten kim olduğunu biliyorsundur. Senden mi korkacağım. Ama birşey söyliyeyim mademki usulüne uygun olarak iadesini istediniz ben bu ülkenin milletvekiliyim. Bana bunun belgesini göster. Ben sana benim ekibimdeki hukukçulardan bir heyet göndereceğim. Bu heyete o belgeleri bir göster bakalım. Bugün ABD’liler tekrar beni aradılar dediler ki, ‘120 koli gönderdiler bize’ çoğunluğu gazete küpürü. Hatta diyorlar ingilizce tercümesi bile yapılmamış baştan sağma. Yani iade edilmesini istemiyorlar. Niye istemiyorlar. Ortaklık var. Yani ey aziz milletim istiyormuş gibi yapıyorlar. Madem istedin ben şimdi bunun belgesini istiyorum.

“SURİYELİLERE HARCANAN PARADAN 2 MİLYON EV YAPARDIK”

Bakın 1920’lerdeki Türkiye’ye bakın bir de şimdiki Türkiye’ye… 4 milyon Suriyeli  Türkiye’de yaşıyor. 40 milyar dolar para harcadık. O parayla ev yapsaydık 2 milyon ev yapardık. Peki Suriye ile bu sorunu çözmek lazım. Devletler bu sorunları ne ile çözer. Büyükelçilerle değil mi? Suriye’de yıllardır Türkiye Büyükelçisi yok. Küstüm Esat’a büyükelçiyi göndermiyorum. Böyle devlet yönetilmez. Arkadaş dünya lideri ya sıkı durun bir yıldır Türkiye’de ABD büyükelçisi yok. Katip düzeyinde idare ediyoruz.

“FİLİSTİN’DE MÜSLÜMANLAR İNİM İNİM İNLİYOR… SEN SEÇİM DERDİNDESİN”

Şimdi bugün miting yapıyor Filistinle ilgili. Hangisi acaba Filsitin mi seçim mitingi mi? Diyoruz ki sen İsraille bu konuda dik durmak istiyor musun? Bak Mavi Marmara’dan aldığın 20 milyon dolar var. Onu bir kere iade et. Büyükelçiyi geri çek. İsrail mallarını boykot et. Yok diyor bunların hiçbirini yapamam. Ne yaparsın? Miting yaparım. Yani senin derdin Filistin değil. Bu mübarek ayda orada müslümanlar inim inim inliyor. Sen seçim derdine girmişsin. Söz vermişti 2013’te Gazze’ye gideceğim demişti. 5 yıl geçti Gazze’ye gidemedi. Sadece Gebze’ye gitti. Tekirdağ’dan söz veriyorum. Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak verdiği sözler, doğru projeleri yapmak boynumun borcudur. Gazze’ye ben gideceğim.

“MERKEZ BANKASI BAŞKANI PARTİ BİNASINA GİDEMEZ”

Bakın geçtiğimiz günlerde Merkez Bankası başkanını Ak Parti Genel Merkezi’ne çağırdı. Yazıktır günahtır. Eğer bir ülkede Merkez Bankası başkanı, bir partinin genel merkezine çağırılırsa o Merkez Bankası’na kimse güvenmez. O Merkez Bankası’nın emir komuta altında olduğu düşünülür. Dolayısıyla Fransız, Rus, İngiliz, ABD’li yatırımcı Türkiye’ye güvenmez. Bu Merkez Bankası özerk değil bağımsız değil. Burada hukuk adalet yok. Çağıramazsın. Ben Cumhurbaşkanı olduğumda Merkez Bankası Başkanını asla CHP binasına çağırmam, çağırmamalıyım”

“BU KADAR CİDDİYETSİZ LAUBALİ BİR EKONOMİ YÖNETİMİ OLAMAZ”

Binali Yıldırım’a soruyorlar dolar yükseldi ne diyorsun? ‘Dolar dolsa ne olur dolmasa ne olur…’ Ekonomi bakanına soruyorlar diyor ki ‘Kur artışı beni ilgilendirmiyor…’ Bu kadar ciddiyetsiz, laubali bir ekonomi yönetimi olamaz. Allah’ın izniyle milletin isteğiyle Cumhurbaşkanı olduğumda, liyakat esas olacak. Merkez Bankası CHP’li olmayabilir ama işini iyi bilecek. Kurumlar talimatla değil işin doğrusunu yapacak. Eğitimi, sağlığı, dini siyasallaştırdılar. Şimdi de ekonomiyi siyasallaştırıyorlar. Böyle giderse batarız.

“DIŞ GÜÇLER BİZİ DOLARLA TERBİYE EDEMEZ”

Bakın bir şey diyeceğim. Dolar 4,5 lira oldu Erdoğan bir kez olsun  doları ağzına almıyor. Dolar yükseldikçe biz batıyoruz. Ne diyor dış güçler bizi dolarla terbiye edemezsin diyor. Peki soruyorum köprüler üzerinden dolarla anlaşmaları ben mi yaptım sen mi yaptın? Bir yandan dolarla terbiye ediyorlar diyorsun öbür yandan köprüler üzerinden geçişi dolar üzerinden yapıyorsun. O zaman Türkiye’ye birileri kumpas kurmak istiyorsa sen de onun ortağısın.

“GENEL BAŞKAN BENİ SAHNEYİ ÇIKARDIĞINDA BEN İKİNCİ TURA OYNUYORDUM”

Bakın tarım… Bu Tekirdağ farklı bir memleket. Türkiye’nin dönüm başına buğday ortalaması 280 kg… Sıkı durun Tekirdağ’da 610 kg… Yani bereketli topraklar burası buranın oyu da bereketli. Şimdi sizden bir şey isteyeceğim. O zayıf olduğum yerler var o zayıf olduğum yerleri telafi etmek için ben 4 Mayıs’ta sayın Genel Başkan beni aday olarak sahneye çıkardığında Allah için ben içimden ikinci tura oynuyordum. Şimdi vazgeçtim ben birinci turda seçileceğim. Şimdi birinci tur 50 artı 1… Eee zayıf olduğum yerler var. Orayı Tekirdağ’dan dengelememiz lazım. Oranı söyliyeyim mi? Yüzde 75… Valla belediye başkanımız çık yukarı diyor. 80…? Yok fazla atmayalım 80’e razıyım.

“ÇİFTÇİYE MAZOT 3 LİRANIN ALTINDA, 3,5 LİRANIN ÜSTÜNDE OLMAYACAK”

CHP’de arkadaşlarım çalışıyorlar. Birde benim ekibim var partiden bağımsız. Bir ekip diyor ki çiftçiye mazotu 3 liraya verebiliriz. Öbür ekip diyor ki 3,5 liraya verebiliriz. Şu anda çalışıyorlar kardeşim iyi hesaplayın 3’e mi 3,5’a mı vereceğiz. Çiftçiye mazot 3 liranın altında olmayacak, 3,5 liranın üstünde olmayacak. Geçen sene buğdayın tonu 940 lira bu sene bin 50 lira… Yani çiftçi batıyor… 2006’da bir kanun çıkardılar. Dediler ki milli gelirin yüzde 1’ini tarımı desteklemeye ayıracağız. 30 milyar vermeleri gerekirken 12 milyar verdiler. Yani Türkiye Devleti çiftçisine borçludur. Bu köylü çocuğu Muharrem İnce ilk fırsatta bu borcu çiftçisine ödeyecektir. Söz veriyorum size.

“KURBAN BAYRAMINDA MÜSLÜMANA ANGUS YEDİRDİKTEN SONRA NEREDE KALDI BUNUN MİLLİLİĞİ”

Meydanlarda diyor ki ‘Ben milli bir adamım’ ayran da diyor ki milli bir içecektir. Ya ineği almışsın Arjantin’den. Samanı almışsın Bulgaristan’dan ayran nasıl milli oluyor. Kuru fasulye, bezelyeyi, samanı dışardan aldıktan sonra kurban bayramında müslümana angus kestirdikten sonra nerede kaldı bunun milliliği?

“KİME ‘EYY’ DEDİYSE SONUNDA PARALARIMIZ BİTTİ”

Bakın yıl 1923… Cumhuriyet yeni kurulmuş. İngilizler 5 sene Türkiye’ye Büyükelçi atamazlar. Neden biliyor musunuz? Derler ki, ‘Mustafa Kemal Paşa savaş kazandı ama devleti kuramaz.’ Göndermezler büyükelçiyi… 35-36-37’ye geldiğimizde Atatürk dünyadaki buhranı fark eder. Der ki 2. Dünya Savaşı çıkacak. 2. Dünya Savaşı çıkmadan önce ben der etrafımı sağlama alayım. İran’a, Afganistan’a, Irak’a gider. Birlikte barış halkası kurar. Sonra geçer batıya Yunanistan, Romanya, Yugaslavya birlikte Balkan barışı sağlar. Türkiye’yi bir barış halkasıyla güvence içine alır. Şimdi bakıyorsun meydanlara çıkıyor çakma kabadayı… Sap var da dane yok dane. Ey ABD diyor. ABD buyur kardeş dediği zaman 11 milyar dolarlık boing alıyor. Ey Rusya diyor. Putin buyur kardeş hemen nükleer enerji anlaşmalrı imzalanıyor. Uçağı ben düşürdüm diyor. Ama sonra domatesler Rusya’ya gitmiyor, turistlerde Antalya’ya gelemiyor. Hayda S-400 alıyoruz bu sefer. Ey Hollanda diyor portakal bıçaklıyor. Sonra bir bakıyorsun Petrol Ofisi’ni Hollandalılara satıyoruz. Kime ey dediyse sonunda paralarımız bitti.  Türkiye’yi 24 Haziran’dan itibaren Atatürk’ün döneminde olduğu gibi, onurlu, başı dik, ilkeli ve tutarlı bir politika uygulayacağız.

Hesap verebilir yönetici. Soruyorlar bana Erdoğan’ı yargılayacak mısın? Hayır o görev mahkemelerin. Bağımsız bir yargı yaratacağız. O Yargı kimi isterse onu yargılayacak. Onlar şu anda çay toplayan bir yargı. Çıtçıt yaptıracağım onların önüne rahat açıp kapasınlar. Ben Cumhurbaşkanı olduğumda salona girdiğimde hiç bir yargıtay üyesi ayağa kalkmayacak. Yüksek yargıç Cumhurbaşkanı da olsa onun önünde ayağa kalkmaz. Hiç mi hukuk bilmiyorsunuz siz böyle mi öğrendiniz böyle mi adalet dağıtacaksınız!

ERDOĞAN’A ‘MAHO AĞA’ BENZETMESİ

Bakın Türkiye yönünü batıya çevirmiş bir ülke. Ama son 15 yıldır Türkiye’de bir değişiklik oldu. Şurada bir otobüs olsa içinde yolcular bir yere gidecekler. Şoförün istediği bir yere mi giderler? Yolcuların mı? Biz 80 milyonuz biz şöyle gitmek istiyoruz ama şoför bizi tersine götürüyor. Hani Şener Şen filminde ‘Maho Ağa’ vardı ya Almanya’ya götüreceğim deyip kenar bir yerde bırakıyordu.

“TÜRKİYE BİR TV’DEN 10 EURO, BİR OTOMOBİLDEN 100 EURO KAZANIYOR”

Benim insanım bir Alman’a göre daha az mı zeki? Hayır. Bir Fransız’a göre daha az mı çalışıyor? Hayır. Neden bizler onlara göre daha fakiriz. Türkiye Cumhuriyeti’nde TV, araç üretiliyor mu? Evet. Bakın Bir TV’den Türkiye 10 euro, bir otomobilden 100 euro kazanıyor. Çerez parası…  Peki nereye gidiyor bu para? Bu para tasarıma, patente, markaya gidiyor. Para sende kalmıyor. Dünyada 100 marka arasında bir tane Türk markası yok. Bu markayı patenti kindar nesiller yapamaz. Bunu özgüveni yüksek zeki çocuklar. Her sene aşağıladığı ODTÜ’LÜLER yapar. 5 bin polisle ODTÜ’ye girdin. ODTÜ’ye 5 bin polisle girilmez 5 yüz puanla girilir.

Çocukluğumuzda suyu açardık kana kana su içerdik. Şimdi sizin çocuklarınız okuldan 3 liraya su içiyor. O temiz suyu çocuklara kana kana içireceğim.

“BENİM EVİM BANA SARAY ZATEN”

Meydanlara gelip tezek diyen bir Cumhurbaşkanı olmayacak. Kızmayın testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür. Öğrencilerin hepsi bütün müzelere bedava girecek. Üniversite öğrencilerinden her sene 10 bin öğrenciyi yurt dışına göndereceğiz. Okul bitmesine rağmen iş bulamazsan o 475 lirayı iki sene boyunca alacaksın. Ayrıca bu ülkenin gençlerine 19 Mayıs ve 29 Ekim’de 500’er lira bütün üniversite öğrencilerinin hesabına yatacak. Üniversite sınav ücreti kalkacak. Bu paraları nereden bulacağım. Muharrem İnce’nin başkanlığında sadece geliri adaletli dağıtsam maaşlarınız iki katına çıkar. Kardeşim sen bin 150 odalı saray yaptın. 14 sene sonra bir apartman dairesi aldım Ankara’dan. Ben daha çıkmam evimden. Benim evim bana saray zaten.

“İNSAN UTANIR ANTEP FISTIĞI İTHAL EDECEĞİM DEMEYE”

Bakın önümüz bayram. Bayram deyince baklava gelir akla. Baklavacılar fıstıklı baklava üretemiyor. Niye? Pahalı. Tarım bakanı ne diyor ithal edelim diyor. Adı ne bunun Antep fıstığı. İnsan utanır Antep fıstığı ithal edeceğine utanır. Yani diyor ki bayramda kursağında baklava olmayacak sırtında oklava olacak diyor. Bakanın adı Fakıbaba milletin adı fakirbaba. Bizim bir şey yapmamız lazım. Sandıkta görevimiz yapacağız.

Sayın Erdoğan ilk geldiğinde ne dedi; ‘Çıraklık dönemim’ dedi. Sonra ne dedi ‘Kalfalık’, sonra ‘Ustalık’ dedi. Şimdi onu ‘Emeklilik’ dönemine göndermemiz lazım. Bir şey olmayacak asla korkumuz olmayacak.

İNCE’DEN YALANA DAİR BİR HİKAYE

Bakın padişahın kızı varmış. Damat adayları gelmiş her birine birer tohum vermiş. Baharda gelin en güzel çiçekli saksı kimin olursa kızımı onunla evlendireceğim demiş. Ama yetiştiremezsiniz kellenizi alırım demiş. Bahar gelmiş 10 aday sahneye çıkmış.  Ellerinde dallı budaklı saksı bir tane kupkuru saksı. Sen gel bakalım demiş. Sen niye yeşertemedin demiş. Padişahım suladım gübre attım. Havalandırdım olmuyor demiş. Ucunda ölüm var biliyorsun değil mi demiş. Biliyorum padişahım demiş. Tamam demiş kızımı seninle evlendireceğim. Neden demiş. Çünkü demiş ben hepinize kavrulmuş tohum verdim. Hiçbirinin yeşermemesi gerekiyordu. Ama bu 9’u sahtekar olduğu için tohumu değiştirdi demiş.

Yani biz ucunda ölüm olsa dahi yalan söylemeyeceğiz. Millete doğruları söyleyeceğiz. Hiçbir şekilde kıvırma olmayacak.

“EN DÜŞÜK VE EN YÜKSEK EMEKLİ MAAŞININ ARASINDAKİ FARK TAM 9 KAT”

Türkiye’de 2008’den bu yana her emekli olanın maaşı düşüyor. En düşük maaşla en yüksek maaş arasında fark 9 kat. Finlandiya’da bu 2 kat. 1990’lı yıllarda ücretliler milli gelirden yüzde 37 pay alıyorlardı. Bugün yüzde 17. Dolar 4,5 euro 5,5 lira. Yüzde 12 enflasyon 53 milyon cari açık gençlerin çoğu işsiz kamyon duvara doğru gidiyor. 16 senedir yapamamış bir de manifesto hazırlamış. Senin geleceğe yönelik bir şey söylemeye hakkın yok sen anca iflas belgeni açıklarsın. Muharrem İnce yarın gelecek bildirgesini manifestosunu açıklayacak. Yarın Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı gün. Böyle anlamlı bir günde Muharrem İnce gelecek bildirgesini  yarın Samsun’da açıklayacak.

“YSK ÜYELERİNİ UYARIYORUM”

YSK üyelerini uyarıyorum. 24 Haziran’da Yalova’da oyumu kullandıktan sonra hemen Ankara’ya gideceğim. Avukat arkadaşlarıma sesleniyorum. Cüppelerini arabanızda saklayın. Her an sizi Ankara’ya çağırabilirim. YSK üyelerine sesleniyorum. Abidik gubidik işlere girmeyin. 50 bin avukatla YSK’nın önüne gelirim. Ona göre adam gibi yapın. YSK üyelerinden  torpil, kayırma istemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Eğer oralarda yanlış işler yaparsanız bütün sokaklara fotoğraflarınızı asarım sokağa çıkamazsınız.

Herkesin güvenmesini istiyorum. Canınızı sıkmayın… Morilinizi bozmayın… Umutsuz olmayın… Umutlarınız tazeleyin… Umutlarınız yeşertin.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN