Kılıçdaroğlu,'Gazeteci neyi görüyorsa onu yazacaktır

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu yaptığı konuşmasında ''Medya özgürlüğü bütün demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Gazeteci neyi görüyorsa onu yazacaktır. Gücü denetler gazeteci. Sadece vatan için emek harcıyorsan basın hürriyeti bir nimettir. İfadelerine yer verdi.

PAYLAŞ
Haber Kasaba - Haber Kasaba

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP lideri, seçim ittifakı düzenlemesiyle ilgili olarak, "İttifak ve seçim hileleleri kanunu görüşüldü. Kanunda nasıl dolanabiliriz. Yani masa başında milletvekili sayısını, oyumuzu artırmadan nasıl artırırız. Recep Bey, "nasıl bir daha Cumhurbaşkanı seçilebilirim" diyor. Devlet Bey "barajı aşmam lazım." Birisi seçim birisi baraj derdinde yan yana geldiler. Milletten kaçırıyorlar" dedi. Kılıçdaroğlu, düzenlemenin 7 özelliği olduğunu söyleyerek bunları sıraladı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları:

Cumhuriyeti kuranlar ağır bedeller ödediler, yemediler içmediler Osmanlı'nın borçlarını ödediler, şeker fabrikalarını kurdular. Kendi Merkez Bankalarını kurdular ve milli paramızı kendi bankamızda bastık. Yakın tarihimizi unutmayacağız. Şimdi şeker fabrikalarını özelleştirmek istiyorlar. Özelleştirseler dahi CHP iktidarında onları alıp köylüye yeniden vereceğiz.

Mehmet Akif Ersoy'a muhasebeci "kanun metninde mükafatın kazanana verileceği yazılır, bu para sizindir, Meclis kasasında kalamaz, sonra istediğinizi yaparsınız" der, sonra Mehmet Akif parayı alır, Sarıkışla Hastanesi'ndeki gazilere gönderir parayı. Kurtuluş Savaşı sırasında Atatürk'ün yanında birlikte mücadele etmişlerdir. Bir de günümüze gelelim. Bir zat gitti Libya'ya, Kaddafi'nin konuğu oldu, ödül aldı, 60 bin dolar para aldı. Gazeteciler sordular, "şehit ve gazilere vereceğim" dedi. Kime verdin arkadaş? Hangi gazi derneğine verdin, şehit derneğine verdin. Sonra da yerliyim, milliyim diyeceksin, sen gayri millisin. 

Mehmet Akif Ersoy'u, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını saygı ve sevgi ile anıyoruz. 

Geçen grup toplantısında Gökhan Açıkkollu öğretmenin olayını açıklamıştım. Ailenin kendi imkanları ile cenaze namazı kılınıyor ve bahçeye defnediliyor. Ben Gökhan Açıkkollu öğretmenin işkence sonucu öldürüldüğünü söylemiştim. İstanbul Başsavcılığı açıklama yaptı, açıklamalar gerçeği yansıtmamaktadır diyor. Bir adam hapishanede otururken neden kaburgaları kırılsın, kim kırdı, kim darp etti. Benim açıklamalarımdan rahatsızlık duyuyorlar. Birinci işkence sonucu öldürülür ve ben sesimi çıkarmazsam benim dilsiz şeytandan ne farkım kalır. Gergerlioğlu söylüyor, İstanbul Başsavcılığı 1.5 yıldır ailenin suç duyurusunu sümen altı etti. Kovuşturmaya gerek yok kararı verdi ve dosyayı kapattı. En az 15 kişiyi gördüm, işkence yapılıyordu diyor bir avukat. Sen cumhuriyet savcısı değil, saray savcısısın. Benim görevim de saray savcılarına karşı çıkmaktır.

Köprüde askerin boğazını keserek linç ettiler. Sarayda dedim ki, o da suçtur. Onların da yakalanıp yargı önüne çıkarılması lazım. Bana Bahçeli de Erdoğan da Yıldırım da söz verdi. "Talimat vereceğiz." Tam tersi oldu, KHK ile bunlar hakkında "tahkikat yapılamaz" diye karar çıkardılar. Bunlar Müslüman mı? Bunlarda insan sevgisi var mı? 

Demokrasi rafa kalkmış, anayasa rafa kalkmış, bunların hiç birisi çalışmıyor. Otopsi raporu niye açıklanmıyor Gökhan Açıkkollu'nun? Sevgili savcı, niye açıklamıyorsun? Açıklayamıyorsun. Avukatı çağırıp ifadesine bile başvurmuyorsun sen.  Suçluysa cezasını verirsin, işkence ne demek. Bunun adı tam anlamıyla vicdansızlıktır. 

3 kadın Türkiye'de yaşanan çocuk tecavüzleri, kadına şiddeti engellemek için yürüyorlar. Ben seslerini duydum, onlara destek veriyorum. Bütün kadınlarımıza güveniyorum. 2019'da demokrasi devrimini yapacak olanlar da bu ülkenin kadınları olacaklardır.

Kadınlarımızın bir derdi var. Uyuşturucu bataklığına sürüklenen çocuklar. Sen kalkıp işkence yapacağına, uyuşturucu aldı başını gidiyor. Tam bir batak içinde. Hani herkesin keyfi yerindeydi. Her evde huzur, bereket vardı. Ne oluyor bu çocuklara? Uyuşturucu yaşının 10'a inmiş olması daha acı olanı. Çocukların yüzde 85'i 15-17 yaş grubunda. Tedavi olan çocuk sayısı 35 bin 792 kişi. Annede, babada huzur olur mu? Uyuşturucu ile mücadele edeceğine, gazetecilerle, milletvekilleri ile mücadele ediyorsun. Şeker fabrikalarını kapatıyorsun, çiftçilerin burnundan getiriyorsun. 

"GAZETECİ NEYİ GÖRÜYORSA ONU YAZACAKTIR"

Medya özgürlüğü bütün demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Gazeteci neyi görüyorsa onu yazacaktır. Gücü denetler gazeteci. Sadece vatan için emek harcıyorsan basın hürriyeti bir nimettir. 20 Temmuz darbesinden sonra Binali Yıldırım beni ziyarete geldi. Kendisine dedim ki, ortada bazı laflar var. Cumhuriyet, Sözcü'ye operasyon yapılacak diye. "Olur mu?" dedi. Sonra operasyon yapıldı. Akın Atalay 499 gündür hapiste. Akın Atalay yurt dışındaydı. Arandığını duyunca hemen Türkiye'ye geldi. Kaçacak diye gözaltına aldılar. Hala bekliyor. Niçin, kaptan gemiyi en son terk edermiş. Rivayet öyle. 

Cumhuriyet gazetesi basının akademisidir. Herkes bir şekli ile Cumhuriyet'e bakar ne yazıyor diye. 12 Mart, 12 Eylül'de de oldu. Gözaltına almalar oldu. 20 Temmuz'da da darbe oldu. Fatura buraya çıkıyor. Burak Akbay FETÖ'cüymüş. Kuruluşundan bugüne kadar bütün hayatı FETÖ ile geçti. Her Cumhuriyet çalışanı Uğur Mumcu'nun öğrencisidir. Meclis'i bombalayanlar ile gazetecilere aynı ceza veriliyor. Biz saraydan gelen talimatı uygulamak zorundayız diyorlar. Onlara ne hakim diyoruz ne de savcı diyoruz. Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç. Ne yaptılar? Kimi öldürdüler? Biz bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını isteriz. Bugün bazı köşe yazarları hatta bir köşe yazarına köşe yazısı yazmayacaksın diye saraydan emir geliyor, o köşe yazarı yazı yazamıyor. Futbolu yazacaksın. O seni rahatsız etti, ben seni daha rahatsız edeceğim. 

TV52 ihalelerdeki yolsuzlukları söylüyor. Vay sen misin bunu söyleyen. 20 yıldır aynı binadalar, binanın iskanı yoktur diyorlar. Çatı ahşap, çatıyı çelikten yapacaksınız diyor. Süre veriliyor, vinç lazım, sokamazsın deniliyor. Ve kapatıyorlar. Ordulu kardeşlerime sesleniyorum. Nefes aldığın bir televizyon kanalı var, onu bile sana çok görüyorlar. Sana görev, oradaki büyükşehir belediye başkanını değiştirmektir. 

"BU SSK'YI KİM BATIRDI? 30 MİLYAR AÇIK VAR"

Sağlıkta reform tamam ama bir bakıyorsunuz tamamı yalan. Evde musluğu açtığında 5 çeşit vergi ödüyorsun. Elektrik düğmesine bastın 4 çeşit vergi ödüyorsun. Hastaneye gittin, 9 çeşit vergi ödüyorsun. Bir genelgeleri vardı. Acil servise gidince bu paralar ödenmeyecek. Herkes acile gitmeye başladı. Kaç kişi acile gidiyor? ABD'nin nüfusu 324 milyon, acile giden 130 milyon. İngiltere 53 milyon, acile giden 23-25 milyon. Türkiye'de acile giden, 78 milyon nüfus var, şu anda acile giden 110 milyon 915 bin 470 kişi. Herkes gidiyor. Türkiye nüfusundan fazla acile gidince önlem aldılar. Bir genelge çıkardılar. 24 saati geçerse ödeyeceksin parayı. Acile giden 24 saat içinde nasıl tedavi olacak, belki yoğun bakım. Bütün bunların tamamını paralı hale getirdiler. Emeklilik yaşını 65'e çıkardılar. Emekli aylığı bağlama oranını düşürdüler ve ne oldu? Benim zamanımda açık 2 milyar 200 milyon liraydı. Şimdi açık 30 milyar lirayı aşmış durumda. Recep Bey niye demiyorsun bunları, bu SSK'yı kim batırdı? 30 milyar açık var. 

"BU YASA TEKLİFİNİN 7 ÖZELLİĞİ VAR"

İttifak ve seçim hileleleri kanunu görüşüldü. Kanunda nasıl dolanabiliriz. Yani masa başında milletvekili sayısını, oyumuzu artırmadan nasıl artırırız. Recep Bey, "nasıl bir daha Cumhurbaşkanı seçilebilirim" diyor. Devlet Bey "barajı aşmam lazım." Birisi seçim birisi baraj derdinde yan yana geldiler. Milletten kaçırıyorlar. Biz ittifaka karşı değiliz, ittifak ne zaman yapılır? Parlamento vardır, ittifak yaparlar ama parlamentodan bakan seçemiyorsanız, işlevi sıfırlamışsanız siz neden ittifak yapıyorsunuz? İttifaka aslında hiç gerek yok bu modelde ama yasayı çıkardılar.

Bu yasa teklifinin 7 özelliği var:

1- Haksız temsil artıyor, milli irade gasp ediliyor.

2- Baraj fiilen artarak devam ediyor. 

3- Anayasanın eşitlik ilkesine ve temsilde adalete aykırı. 

4- Seçim güvenliğini ortadan kaldıracak niteliktedir. 

5- Sopalı bir seçim hazırlığıdır. 

6- Partilerin denetimini azaltma amaçlanmaktadır. 

7- Sandığı seçmenden kaçırma planları. Vali istediği sandığı istediği yere koydurabilecek.

Buradan bütün milletime sesleniyorum. Masa başında, biz milletvekili sayısını artıracağız diye yola çıkanları, biz sandığa gömeceğiz. Sözüm sözdür, bütün sandıklara sahip çıkacağız. Bütün sandıklarda bizim elemanlarımız, bizim arkadaşlarımız olacak. Ne yaparlarsa yapsınlar, 2019'da o zatı oradan aşağı indireceğim. Sözüm sözdür. Kim olursa olsun, sel gibi akacağız ve sandıklarda kazanacağız. 

ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ

Aramızda Eskişehir'den gelen çiftçi kardeşlerimiz var, şeker pancarı üreticileri var. Hepiniz hoşgeldiniz. Alınterine, emeğine hep saygı duyduk. Şeker fabrikalarını satıyorlar. Şeker pancarı üretimi vasıfsız iş gücüne eleman anlamında çok önemli. Okuma yazma bilmeyen çok sayıda vatandaşlarımız var. Vasıfsız iş gücü, bunların da bir şekilde değerlendirilmesi lazım. Posası çok önemli, hayvancılıkta kullanılır. Şeker pancarının ürettiği oksijen ormanın ürettiği oksijenin 3 katı. 

Şeker fabrikaları Türkiye genelinde dağılmış. Ekonomisi çok fazla gelişmemiş olan yerlere yapılmış. Şeker pancarı o il, ilçe için hayati bir ekonomik değer. Afyon, Niğde, Burdur, Çorum, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Turhal, Yozgat, buralardaki fabrikaları satacağız diyorlar. Yozgatlı gitsin yine oyunu AKP'ye versin bakalım. Yarın elinizdeki ekmeği de alacak. Kokulu yeşil mercimeği de bitirdiler. Erzurum'un bir şeker fabrikası var onu da kapatacaklar. Zaten hayvancılığı öldürdün. Erzincan'ın nesi var, onu da kapat. Özelleştirilince kar edecek. Vallahi de billahi de yalan. Şeker fabrikaları zarar etmiyor, zarar ettiriliyor. Alpullu, Ağrı, Çarşamba, Susurluk şeker fabrikaları, 2012-2016 döneminde kapattılar. Zararı 32 milyon lira. Çalıştırsan kar edecek. Geriye kalan 21 fabrikanın aynı dönemdeki karı 103 milyon lira. Hepsi kar ediyor. Millete yalan söylüyorlar. 

Binali Bey diyor ki, fabrikalar özelleştikten sonra kapanacak gibi bir şey yok, en az 5 sene boyunca üretim yapacak. Süreyi vermiş. 6. sene kapanacak. Balıkesir SEKA'yı sattılar, 3 yıldır çalıştırma mecburiyeti vardı, makinalarını sattılar, fabrika yok. Manisa Sümerbank, en değerli araziler, orayı da talan ettiler. Birilerine peşkeş çektiler hala yargılanıyorlar. 

"NİŞASTA BAZLI ŞEKERİ KİM KULLANIYORSA ONUN ÜRÜNLERİNİ ALMAYIN"

Şeker fabrikalarının çalıştırılması ile katma değer 3 milyarı aşıyor. Nişasta bazlı şekeri kim kullanıyorsa onun ürünlerini almayın. Şeker pancarı kullanan ürünleri alacağız. 

"Gözümüz gibi baktığımız bebeklerimizin zehirlenip kanser olduğunu göreceksiniz" diyor bir üretici. Biz yabancılara hizmet ediyorsunuz. Yabancıların, Cargill'in çıkarlarını savunuyorsunuz. Çiftçinin alın terini toprağa gömüyorsunuz. Buna izin vermeyeceğiz. 

Görevini yapamıyorsun diye Telekom'a el koyacaksın. Telsim yüzde yüz yerliydi yabancılara satıldı. Aliağa Petkim, TEKEL, yabancılara satıldı. Türk bankacılığının yüzde 100'ü satıldı. Yerli olan banka yüzde 3. Bunların yerliliği ve milliliği yoktur. Bunlar gayri millidirler, Türkiye'nin baş belasıdırlar, tefecilere çalışıyorlar. 

Tarım Bakanı diyor ki, "sizden şu kadarlık mal alıyoruz siz bizden ne alacaksınız. Bu et konusunda oluyor, mecburen almak zorunda kalınca et alıyoruz" diyor. Avrupa'nın besi üreticilerini ayakta tutan Türkiye'dir. 26 ülkeden et ithal ediyorlar. Ben demiştim ki getirdiğiniz etler besmelesizdir. Sırbistan'ın Müslüman kesiminden alıyoruz diyorlar. Rusya'nın hangi kesiminden, Fransa'nın hangi kesiminden alıyorsunuz. Götür bunları sarayda ye kardeşim. 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN