Abdullah Gül'de İYİ Parti'nin kuruluşunda varmış!

Prof. Dr. Yüksel Taşkın, İYİ Parti'nin kuruluş aşamasında yaşananlarla ilgili Abdullah Gül iddiasını gündeme getirdi.

İYİ Parti'de Meral Akşener 'in tekrar genel başkan olup olmayacağıyla ilgili tartışma sürerken, Abdullah Gül iddiası gündeme geldi. Diken'den Minez Bayülgen'e konuşan siyaset bilimci Prof. Yüksel Taşkın, İYİ Parti 'nin kuruluşunda Abdullah Gül ve ekibinin de olduğunu ancak son anda Akşener'i yalnız bıraktıkları iddiasını gündeme getirdi.

GÜL VE EKİBİYLE İLGİLİ KONUŞULMAYAN ŞEYLER
Yüksel Taşkın, Diken'e verdiği röportajda İYİ Parti 'nin kuruluşuyla ilgili bugüne kadar gündeme gelmeyen çok ilginç bir iddiayı gündeme getirdi. " İYİ Parti konusunda Abdullah Gül ve ekibiyle ilgili de konuşulmayan şeyler var" diyen Yüksel Taşkın, şöyle konuştu:

GÜL VE EKİBİ SON ANDA YALNIZ BIRAKTI
"Akşener ve Gül’ün, İYİ Parti kuruluş sürecinde yan yana geldikleri ve beraber hareket ettikleri yönünde söylentiler var. Ancak son anda Gül ve ekibi, partiyi ve Akşener’i yalnız bırakıyor… Eğer bu doğruysa, AK Parti’nin içine birlikte daha kolay ellerini uzatabilirlerdi..."

AKŞENER'SİZ İYİ PARTİ OLUR MU?
İYİ Parti Akşener’siz güç kaybeder mi?" sorsuna Prof. Taşkın, "Bence Akşener’den daha güçlü bir aday yok. İsimlere bakalım… Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu Yeniçağ gazetesi çizgisine yakın. Koray Aydın daha milliyetçi, muhafazakar çizgide. Ancak bu isimlerin tamamı gençliklerini ülkücü refleksleriyle geçirmiş. Dolayısıyla İYİ Parti , Akşener’siz sıkıntı yaşar" ifadelerini kullandı.

Marmara Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Yüksel Taşkın, 24 Haziran seçimlerinde CHP  İstanbul 1'inci bölge 18'inci sıradan aday gösterilmişti. 

İşte o Röportajın tamamı;

AKP, Haziran 2015 seçimlerine kıyasla oy kaybetmiş olsa da, parti içi karışıklıkları yaşayan taraf muhalefet oldu. KHK ile Marmara Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen siyaset bilimci Prof. Yüksel Taşkın ile CHP ve İYİ Parti’deki tartışmaları, Türkiye siyasetinde bir merkez partiye ihtiyaç olup olmadığını ve yeni sistemin neler getireceğini konuştuk.

24 Haziran seçimlerinde CHP, AKP’nin Meclis’te 400 sandalye kazanıp Anayasa’yı değiştirme, HDP’yi baraj altı bırakma ve merkez sağ siyasetin yeni adayı olma iddiasındaki İYİ Parti’yi de Meclis dışında tutma planlarını bozdu. AKP büyük oy kaybı yaşadı. Tüm bu kayıplara rağmen, kaybeden AKP’nin değil de kazanan muhalefetin içi karıştı. Niye böyle oldu?

Türkiye’de muhalefet, otoriterleşen rejim şartlarında bile hala dinamik, canlı ve diri. Ayrıca 16 Nisan referandum sonuçları da muhalefetin beklentilerini çok yükseltmişti. Bu yüzden 24 haziran seçimi sonrasında toplumda yenilgi duygusu çok güçlü olarak yaşandı.

‘Erdoğan’ın sistemi krizleri tetikliyor’

Oysa araştırma şirketlerine göre MHP ve BBP’nin oyu çıkarıldığında Erdoğan, ilk kez partisinden daha fazla oy alamadı. Ve AKP de neredeyse Haziran 2015’teki oyuna geriledi. Bu düşüşler ilerisi için ne anlatıyor? 

Erdoğan’ın kurmaya çalıştığı bu sistem, siyasi ve iktisadi krizlere çok yatkın. Bugün siyasi kriz, iktisadi krizi tetikliyor. Bu yönetim şekliyle krizden çıkılması, süper kalkınma hamlelerinin yapılması imkansız.

‘AKP—MHP ittifakı geçici’

AKP üç parti hedeflerken, beş parti birden Meclis’e girdi. Bu meclisin nasıl çalışacağını düşünüyorsunuz? 

MHP’lilerin “İktidar bize muhtaç” olarak tanımladığı bir sistem değil bu. Meclis’te yasa tekliflerinde, ittifak seçeneklerine açık bir sistem var. Mesela AKP ile İYİ Parti ile birkaç yasa tasarısı üzerinden flörtleşebilirler. Bence AKP’nin, MHP ile olan ideolojik ittifakı da geçici görünüyor.

‘Kilit pozisyonlar MHP’ye verilmiyor’

Bu çıkarıma nasıl vardınız? 

AKP, MHP’lileri devletin kilit noktalarına yanaştırmak istemiyor. Evet, alt düzeyde MHP’ye oldukça alan açılıyor, 100 binlerce insanın işe yerleştirildiği söyleniyor ama kilit pozisyonlar MHP’lilere verilmiyor. AKP ve MHP birlikteliği evlilik değil nişanlılık hali.

Erdoğan sizce Bahçeli’den memnun mu?

Erdoğan, Bahçeli ile birlikte hareket ederek amacına ulaştı. Seçim öncesi yapılan tüm anketlerde partisinin yüzde 38-40 bandında olduğunu görüyordu. Ancak MHP ile yapılan ittifağın çok ağır bedelleri var, bunu da çok iyi biliyor.

‘AKP farkında: MHP’ye kolunu kaptıracak’

Nedir yaşanan ağır bedeller?

Çok ciddi milliyetçi bir dile yönelmek gibi bir bedel mesela. Bu sizin pragmatizminizi öldürüyor. Örneğin, hakimler ve savcıların bir konuda daha yumuşak davranmasını isteyeceksiniz ama olamayacak. Türkiye bunları 1990’larda yaşadı.

1990’larda ne yaşandı? 

Süleyman Demirel veya Mesut Yılmaz “Filanca kişinin de bırakılması iyi olurdu” diyordu. Ancak hakimler dinlemiyordu. Yine 90’lardaki gibi kendilerini çok güçlü hissettikleri bir iklime dönebilirler. MHP’nin devlete yerleşme gibi tarihsel bir refleksi var. 1980 öncesinde azıcık oyla bile birkaç bakanlığa hızlıca yerleşmişlerdi. O yüzden AKP, MHP’ye mecbur kalmanın anlamını biliyor. Elini kaptırırsa, kolu da gidecek bunun farkında.

Parlamenter sistem başkanlık sistemi ile bitirildi. Peki Meclis, parlamenter sistemde etkin miydi? O da bir tür başbakanlık sistemi değil miydi? 

İki sistem de birbirinden olumsuz diyebiliriz. Parlamenter sistem bir nebze daha iyiydi sadece. En azından bir fren mekanizması vardı.

‘Akşener’in partisinde üç kesim var’

Meral Akşener ve arkadaşları merkez bir parti kurmak için yola çıktı. Ne var ki, parti içinde sanki merkez parti olmak istemeyenlerden bir muhalefet grubu oluştu. Türkiye’nin merkez bir partiye ihtiyacı var mı gerçekten?

Evet, çok ihtiyacı var. İYİ Parti’nin oyundan düşmesi en çok muhalefete zarar verir.

Neden?

Bakın üç kesim var… Yeniçağ gazetesi çizgisindeki ülkücü yapı. Bu kesimin ideolojiden ötürü esneme payı düşük. İkinci kesim, AKP’nin gücü yüzünden boşa düşmüş merkez sağ siyaset esnafı. Bunların bir kısmı CHP’ye yönelmişti ama olmadı. Üçüncü kesim de seküler milliyetçiler. Bu üç kesimi bir arada tutabilecek tek kişi Akşener.

‘Eski merkez sağ öldü, şimdi muhafazakar blok var’

Merkez parti derken aslında ne ifade ediliyor?

Bir kere bildiğimiz anlamda merkez sağ öldü. Eski merkez sağ yer yer CHP’lileşti. Bir kısmı AKP’ye bir kısmı da MHP’ye gitti ve oranı yüzde 5’e düştü. Değişen Türkiye’de muhafazakar blok yüzde 50-55 olarak ölçülüyor şimdi.

Akşener oraya mı talip?

Akşener de oralara girebilir. Nitekim bu öbekten CHP, AKP ve MHP’ye ne kadar oy geldiyse, İYİ Parti’ye de aşağı yukarı aynı destek geldi. İşte bu, İYİ Parti’nin gelecek vaat ettiğinin en net göstergelerinden biri.

‘İYİ Parti’nin varlığı muhalefet için şart’

Yani İYİ Parti’den merkez parti olabilir?

Evet olabilir. Ancak dediğim gibi eski merkez sağı ararlarsa bulamazlar.

İYİ Parti’nin bölünmesi neden Türkiye’nin zararına olur? 

İktidarla muhalefet arasındaki yüzde 50-50 dengesini korumak için önemli bu. Zira yenişememek taviz vermek demektir. Böylece iktidar taviz vermek, ötekini dinlemek zorunda kalır. Ama iktidar yüzde 60’lık bir banda oturursa geçmiş olsun.

Ne olur o zaman?

İktidar artık kimseyi umursamaz. Bu yüzden bu dengeyi sağlayan İYİ Parti’nin varlığı tüm muhalefet için çok önemli.

‘Bahçeli bürokraside ülkücüler olsun istiyor’

Akşener’in olağanüstü kurultayda aday olmayacağını açıklaması üzerine MHP lideri Bahçeli “Hanımefendiyi aday olması için ikna edin” dedi. Bahçeli niye böyle söyledi?

Bahçeli bu çıkışıyla, İYİ Parti ve AKP arasında bir yakınlaşma olmasın diye İYİ Parti’nin sağlam ve tek parça kalmasını istiyor olabilir. Bir düşünün, 10 tane İYİ Partili vekil AKP’ye geçtiğinde MHP’nin “AKP, bize danışmadan hiçbir şey yapamaz” iddiası zora giriyor.

Bahçeli ne yapmak istiyor sizce? 

Bahçeli, devletin içinde ciddi bir ağırlık noktası olmak istiyor. Bakanlıklarda, bürokraside ülkücüler olsun istiyor. Bir de zaten etkin oldukları terörle mücadelede daha da çoğalma arzusu var.

‘İYİ Parti’nin kuruluşunda Abdullah Gül varmış’

Akşener İYİ Parti’deki görevine devam edecek. İYİ Parti Akşener’siz güç kaybeder miydi?

Bence Akşener’den daha güçlü bir aday yok. İsimlere bakalım… Ümit Özdağ ve Yusuf Halaçoğlu Yeniçağ gazetesi çizgisine yakın. Koray Aydın daha milliyetçi, muhafazakar çizgide. Ancak bu isimlerin tamamı gençliklerini ülkücü refleksleriyle geçirmiş. Dolayısıyla İYİ Parti, Akşener’siz sıkıntı yaşar. İYİ Parti konusunda Abdullah Gül ve ekibiyle ilgili de konuşulmayan şeyler var.

Gül hakkında konuşulmayan ne kaldı?

Akşener ve Gül’ün, İYİ Parti kuruluş sürecinde yan yana geldikleri ve beraber hareket ettikleri yönünde söylentiler var. Ancak son anda Gül ve ekibi, partiyi ve Akşener’i yalnız bırakıyor… Eğer bu doğruysa, AKP’nin içine birlikte daha kolay ellerini uzatabilirlerdi.

‘Kurultay, iki bin kişilik elitin kavgası’

Bu arada Kılıçdaroğlu’nun da kapsayıcı merkez bir parti kurmayı amaçladığı yorumları yapılıyordu. Şimdi karşısında İnce ve ekibi duruyor. Peki, İnce ve ekibi neyi temsil ediyor? Ulusalcılığı mı yoksa liberal solu mu? 

Karışık. Kaybedenler ve genel merkeze öfkeli olanlar da var. Bunu bir ulusalcılar ve sosyal demokratların kapışması olarak yorumlayanlar da var.

Siz nasıl yorumluyorsunuz? 

Aslında CHP’deki kriz, iki bin kişilik bir siyaset eliti yaratan bir anlayıştan kaynaklanıyor. Neredeyse bütün parti delegelerinin, belediye meclis üyeliği, belediye başkanlığı, milletvekilliği gibi beklentileri var. Her iki taraf için de söylüyorum bunu. İşte bu da iki bin kişilik bir elit yaratıyor.

Ne öneriyorsunuz peki? 

Bu tartışmaların yerine muhalefetin, tüm gücüyle yerel seçimlere ezber bozan bir biçimde hazırlanmasını savunuyorum. Kurultayın da seçim sonrasına bırakılması daha doğru.

‘Muharrem İnce seçmen tabanı oluşturamaz’

İnce ve yönetimi, CHP’yi ve Türkiye’yi değiştireceğini söylüyor. Bu ekibin Kılıçdaroğlu’ndan farklı hangi politikaları uygulamalarını bekliyorsunuz?  

İnce ve ekibinden yeni ve farklı çözümler beklemiyorum. İnce’nin iddiaları bana biraz Deniz Baykal’ın CHP’de kurduğu siyaset tarzını anımsatıyor.

İnce’nin CHP’si hangi seçmene seslenir, tabanı kimlerden oluşur? 

Bir taban oluşamaz.

‘Ulusalcıların oyu yüzde 1’i geçmez’

Siz de biraz önce söylediniz… CHP’de yaşanan krizin sosyal demokratlar ve ulusalcılar arasında olduğunu düşünenler var. Sizce de öyle mi? 

Aslında ilginç bir durum var. Ulusalcıların bir medyası var ve bayağı gürültücüler. Oysa ciddi tabanları yok bunların. Aralarında kimi entellektüellerin olması onların güçlü oldukları algısını yaratıyor ama bir parti kursalar yüzde 1’i dahi geçemezler.

Bakmadan Geçme